Bu Blogda Ara

19 Kasım 2023 Pazar

İyi, demeyecek, biliyorum

 Çocukların öldürülmesini protesto ediyorum.

Hastaların öldürülmesini protesto ediyorum.

Bu kadar, merhâmetsizliği vicdansızlığı, acımasızlığı, bunca kör olmayı, protesto ediyorum.

Savaşın, zûlmün  bu kadar çirkin seviyeye düşmesini, protesto ediyorum.


İnsanı, insanlığı, protesto ediyorum. 


Ebabil kuşlarını bekliyorum. Bu zülme ve vahşete dur diyecek bir  Rabbimiz var, şükür.

İyi, demeyecek, iyi demeyecek, 

    

                 Biliyorum.


😢😢😢😥😥😢😢

#İsrail #Filistin

Soykırım

 Her sabah Filistin 'e ne oldu, gece yine ne yaptılar diye, uyanmaktan, gün boyu haber izlemekten, acıyı seyretmekten ve sadece bakıyor olmaktan, yoruldum.  Yorulduğumdan da kendimden utanıyorum. Adına savaş dedikleri bu katliam, uzun sürdükçe alışmaktan da,  korkuyorum. Asıl utanç ve insanlık dışı olan, zûlme de alışmak, çünkü.


Düşünemeyeceğimiz  kadar kötülük, onca kayıp, onca kan, onca insan...😢Onlar nasıl yaşıyor, nasıl uyuyabiliyor, ne kadar yoruldular kimbilir, ne haldeler...?


Allah yardımcıları olsun. Dua ediyoruz, boykot ediyoruz, üzülüyoruz, üzülüyoruz...


Başka bir şey yapamamak da, çok acı. El kol bağlı, çarenin de çözümün de,  iki ucu  karanlık😥


Bu soykırım, bu mezâlimlik  bitsin artık...!😡🥺

Utanıyorum

 Hastahanelere sığınıyorsun, füzeler,

Mülteci kampına sığınıyorsun, saldırı. Evine siniyorsun bombalar. Sokağa çıksan, sokak kalmamış. Dağa çıksan dağ...😢


 Koca koca adamlar bebeklere karşı. Utanmadan, bir de "kendimizi savunuyoruz", diyor. Kimden, neyden, nasıl ..?  


Küçücük  çocuklara doğru yöneltilen silahlar...  Nereye baksan gözyaşı, kayıp.😢 Kadınları,  kızları, gençleri, yaşlıları, ayırt etmeden sivilleri katleden  bir devlet. 

Bu nasıl bir siyaset, bu nasıl bir vahşet...😡


Her gün, bu kadarı da olmaz dedirten haberler.

Her gün ölen 420 çocuk...

  

  Bitsin istedikçe,  daha da çok artıyor, çoğalıyor, bitmiyor, bitmiyor...😢

Dursun dedikçe daha çok zûlüm...


     Seyretmekten de, utanıyorum.

      Artık üzülmekten de, arlanıyorum.

Çocuklar ölüyor

 Elim kaleme varmıyor, gözüm ufka. Dargınım, kırgınım düştüğümüz bu çukura. Uzun uzun düşünüyorum, uzun uzun bakıyorum her zamanki gibi süzgün dolanan buluta. Gün  "AYNI" gün değil, her yerde yaşanan "HİÇ" ,  bir şey değil. Doluya koysan boş. Boşa koysan, dolmuyor.


Çocuklar, ölüyor, çocuklar...Bir nesli göz göre tüketiyor bombalar, silâhlar, füzeler, binlercesi... Seyretmek, ar.

Söyleyemiyorum,  hiç bir şey söyleyemiyorum.


        Dil kilitli, yürek lâl..

 Savaş diyorlar, kalbime sığmıyor

      Sevmek diyorlar, usuma, dar.


İster Yahudî ol, ister Müslüman, ister Ermenî. İnsanı kucaklamak, sevmek hepimizin dinî, değil mi ?..


Meğer, İnsanlık , insanlık  dediğimiz tam da bu mu şimdi...?


                                    .......

                                                         ferkul 


                                                 4 Kasım 2023

                                                          11.30

Hoşçakal....

 Hoşça kal, demiştim sana ya,

              hoş -ça -- kal. 

Yıktığın duvarların, yaktığın gemilerin, 

sert esen rüzgârların , 

                              suçusun!...


Bana ait değil, bu darmadağın, sefil ve yoksun kalabalık telâşlar. Bana ait değil, bu  soğuk ve sert esen rüzgâr.


Benim değil bu hüzün. 


Benim değil sere serpe uzanan çamurlu  yolların,  başı göğe ulaşan kuru ağaç dallarının teessüfü.  Benim değil  bu gam, benim değil söyleyip durduğum bu kasvetli sonbahar türküsü. Toza dumana karışmış cümlelerin, şiir diyemediğim nakaratların yükü. 


Benim değil bu dağ başı yalnızlığı.

Benim değil kara günlerin, yanık kokulu bu isli yüzü.


Senin!...


Haydi şimdi git, 

Götür düşlerimi de toplayıp yarınlardan. Bugünü ve şimdi'yi de , 

                   umutları da  çal.


Dostça kalamadın ama,  sen yine de,

                      hoş -ça  kal...


.........................................................................


ferkul 


1 Kasım 2022

21.05

Üzmeyin....

 Saçları kısa kesilmiş kadınları üzmeyiniz. 

Çünkü onlar incelikten kırılmış bir zeytin dalıdır. Hassas yürekleri gün görmemiş, gülen yüzlerinin  ardında dargın ve dalgın  bir kalp vardır.  En dibinden ve en uçtan kesiktir, eksiktir, hayatları. Kırıp da küskün dallarını, kör olmasın gözleriniz. Ahı büyük, yankısı derin olur.  Yer  "gök",  dağ  "tepe",  sırtlar  "ova" olur. Sanmayın ki, kırdığınız dal, yıktığınız kalp size  "yuva" olur.


Saçları kısa kesilmiş kadınları sevin..! 


Merhâmet ve şefkâtle besleyin lâfızlarınızı. 

Öylece, çekip gitmeyin hayatından, yaralamayın. Susunca çöle dönen kalbini susturmayın. Konuşsun, çağlasın kelimeleri şelâle gibi, şiir olsun her adımı. Akarsu'ya bent olmayın. Çiçekleri dalında, kurutmayın.


 Zirâ,  herkes gibi değildir kısa saçlı kadınlar. Duvarları vardır, yıkamazsınız. Bir kere ördüyse sabrından arta kalanları,  betondan kalındır, öyle kolay sızıp giremezsiniz , kırıp dökemez, düze çeviremezsiniz.

Derindir yaraları, kabuk bağlasa da acısı ve kanaması ebedîdir . Ne yapsanız, n'eyleseniz,  Kapatamazsınız.


Ama bir kere sevmeye görsün,  kısa  saçlı kadın, sevdâsı da ölçüsüzdür.  Uzundur, tükenmek bilmeyen bir membâdır sevgisi. 

Bir ömür sayıklar adınızı, şarkı söyletir umutlara,  her cümlesi nakarat olur.  Aşk olur. Sadece bedeniyle değil, ruhuyla kucaklar, sarar, sarmalar sizi. Kendinizi arasanız da bulamazsınız. Tamamen kısa saçlarına gömülüdür adınızın  her bir harfi.  Bir hazine gibi, nazenin  bir "menekşe"  dalı gibi,  pencere önlerinden kokusu  dünyaya yayılır. Evinizi cennete döndürür de fark edemezsiniz.  


Kısa saçlı kadınların, sevdâsı da, hüznü de  büyüktür azizîm. Ne Mecnun'un Leylâ'sına benzer,  ne Ferhat'ın Aslı'sına. 


Her biri başka Dünya' dır....


Kısa saçlı kadınları üzmeyin  dostlar

Sevin...!


Sevginizle uzasın her bir teli , ırmak kenarında büyüyen  sarmaşık söğüt dalı gibi.  Bukle bukle, sarsın, sarmalasın  sizi mutluluğu,  anca öyle bulursunuz huzuru.


...............................................................


ferkul 


9 Kasım 2022

21.10

Susuyorum

 Öyle, bakıyorum.

      Öyle ba kı yo rum.


Bakmakla görmek arasındaki farkı, biliyorum.


Öyle, bakarak ve görerek,  yaşıyorum.

      Söylemesiniz de,

                Sesinizi işitiyorum..


             Söylesem de, 

       Sesimi duyuramıyorum.


   Aptal sansanız da, a'ma-i âsam sansanız da, 

kanmış gibi  yapıp, aldanmıyorum.  Bakıyorum,  görüyorum, duyuyorum.  Kör ve sağır değilim, şükr' ediyorum.


                  Su su yo rum.


Göz göre göre, kulak duya duya, 

 yürek seve seve,  sessiz ve derinden 

                Yaşamak, zor.


Bunu ben,   iyi biliyorum.

....................................................


                                      ferkul(fatma erkul)

Haydi, gel...

 Haydi gel

   Bir sevdâ türküsü söyle...!                                                         

                                  İnanayım. 

                    ..........


    "Su yakar, ateş akar  de. 

Dün bitti, yarın şimdi, geçti  gitti ,  kış sadece  bir mevsim adıydı", de. 


De ki, Kırmızı bir gül kokusu dolansın karlı  yamaçlardan aşağı,  kucaklasın sarmaşıklar gibi dünyayı.


  "Bugün bahar , yarın yakın.

 Daha  ne çiçekler açacak.  Ne menekşe kokuları saracak dünyanı. Kelebekler yollarda, ağaç dalında kuşlar,  seni bekler umutlar" ,  de.


     Bir şarkı söyle , bir şiir, yalansız.


 Bir uçurtma salalım gökyüzüne  eskimeyen bir umutla,  süzünsün bulutlarla...


Bir avuç su serp kurumuş yüreğe, 

damla damla silinsin yüzümdeki izi kederin.  Coşkun seller gibi,   gümbür gümbür akıp giden şelâleler gibi,   oltaya takılıp da denize fırlatılan balık gibi, dalga dalga, fersâh fersâh maviye 


                                         Kanayım...


.........................................


                                        ferkul