Bütün Güzel Resimlerin İçinde
Olmak
Bir fotoğraf karesinde, bir çerçevede, belki ünlü bir
ressamın tuvalinde, belki sıradan bir kurşun kalem çizgisinde, bir manzara
resminde, iki sevgilinin aşkla birbirlerine bakabildikleri sevginin nefrete
dönüşmediği o romantik resimlerde, denizin en mavi fotoğrafında, bir dere
başında çoban yanında, gökyüzü resimlerinde, bulutlarda belki de, bir çizgi
film karesinde, buram buram buğusu üstünde tüten sıcak resimlerde ve
fotoğrafların hepsinin de içinde, bütün güzel resimlerde olmak...
Ne güzel bir istek, en akla gelmeyecek bir dilek bu... Sekiz
yaşındaki bir küçüğün dileği... İnanamadım duyunca... Şaşırdım, sordum ''Niçin?''
, ''Öyle, bütün güzel resimlerin içinde olayım, istiyorum'' dedi, ışıl ışıl parlayan gözleriyle.Diyemedim
ki sen böyle bakarsan böyle görmeyi hiç bırakmazsan zaten o resimlerde varsın,
o resimleri sen yaşatırsın, seninle varlar... Değişme, bozma, yıpratma,
yıpratmasın hayat seni, eskime, böyle kal, büyüme, çocuk!...
Aydede, isimli bir okuma parçasının söz varlığını geliştirme
çalışmasında aydede bütün isteklerinizi gerçekleştirebilecek bir varlık
olsaydı, ondan ne dilerdiniz, sorusunun cevabıydı bu güzellik.
Bizim çocukluğumuzda, (diye başlayan cümleler kurmak
istemiyorum aslında hiç ama, geçip giden yıllarla birlikte ille de kullanmaya
başlanması gereken bir cümleymiş gibi galiba benim yaşlarımda herkesin kullandığı
bir cümle, ister istemez) Aydede' den çok şey istenirdi...
Sanki dileklerin hepsini gerçekleştirebilecek güçteymiş gibi
anlatmışlardı
bize.Ayakkabı, elbise, bebek, oyuncak araba, belki başka çok
daha somut şeyler, istedik hepimiz,eminim sizler de çocukken bunlara benzer
şeyler istemişsinizdir... .Her zaman ulaşılmaz , o gökteki duruşu ve
parlaklığıyla güneşten bile çok güçlü gelirdi bize.İnsanlaştırdığımızın
farkında bile olmadan konuşurduk, dertleşirdik, içimizden seslenirdik... Oysa
hiç cevap vermezdi, susardı, sustukça daha fazla konuştururdu dileklerimizi...
Sustukça daha çok büyürdü gözümüzde, daha çok ulaşılmaz, daha çok güçlü...
Değişen dünyayla birlikte çocukların dilekleri de değişmiş
demek ki.Bunlar başka çocuklar, bunlar bambaşka düşlerde kendini bulan,
bambaşka düşünen bir gençlik, geliyor!
Bütün dünya barış içinde olsun, annemle babam kavga etmesin,
babam bana küfür etmesin, annem beni dövmesin, derslerim iyi olsun, en çalışkan
ben olayım, herkesin en sevdiği kişi ben olayım, hatta çok güzel olayım;prenses
gibi, diyen de oldu, bütün arkadaşlarım zengin olsun büyüyünce, diyen de...
İsteklere bakar mısınız?.. Bir tanesi eskiyen, su alan
ayakkabısını düşünmedi, bir tanesi kırmızı bir küçük arabam olsun, bez bebeğim
olsun, barbi bebeğim olsun, raylı trenim olsun,pilli olsun, şuyum olsun, buyum
olsun, demedi...
Somut bir dünya içinde soyut düşünebilen küçükler, hiç bize
benzemiyor... Büyüyen, yaşı kemale ermiş olan bizler miyiz, onlar mı, bilemedim
doğrusu...
Düşündüm, onlar yazarken ve okurken, ben neler isterdim ki?...
Akşam gidince evde şöyle bir liste yapayım dedim, düşünürken bile istediğim, dilediğim
şeyler arasında hep somut şeylerin soyutları geçtiğini fark ettim.Soyut
düşünmeye zorladım kendimi, galiba hayattan alacağım mutluluk, sevgi den başka
bir şey bulamadım.
Büyümek mi bu, yoksa git gide küçülüyor muyuz?
Bana ne, ben de bütün güzel resimlerin içinde olmak istiyorum!
En güzel, yazar, ben olayım istiyorum, okunayım, yazayım;
yazayım, parmaklarım kırılıncaya kadar yazayım, istiyorum.Kırılınca da
gözlerimle anlatayım, siz okuyun, istiyorum.Herkesin prensesi, dünyanın en
zengini, barışın temsilcisi,sevginin habercisi, olayım, çok olayım,
azalmayayım, çoğalayım.
Olmadı bir dilek bile dileyemedim, beceremedim.
Yine Sekiz Yaşımda
Olayım.
Bana ne, ben de bütün güzel
resimlerin içinde olmak istiyorum!
ferkul
9mart2011
01:06