Bu Blogda Ara

24 Kasım 2015 Salı

öğretmenler, günü

Lise 2.sınıfta öğretmenler günü dolayısıyla yazdığım şiiri buldu Türkçe öğretmenim.
Kendisine şiirimi sakladığı için sonsuz müteşekkirim.


16 yaşında da gercekten eski eniştemin dediği gibi''hayali ihracatçıymışım"

Yüreği şiirden ve sevgiden geçen bütün öğretmenlerin gününü muhabbetle kutlarım...

8 Kasım 2015 Pazar

deniz ve ben



Bu akşam
Ben ve deniz
Hırçın,suratsız,kırgın
İki çocuk gibiyiz...

 

ferkul

7kasım2015
18:24

5 Kasım 2015 Perşembe

bilme




Görmek en büyük zul'dür görebilene
Görme...


Duymak en sağır gürültüdür işitebilene
Duyma...


Bilmek en ağır yüktür, bilene
Bilme...




 ferkul

4 kasım2015
20:29

15 Ekim 2015 Perşembe

hüzün: yüzün





.
sussan
hüzün konuşur
konuşsan
Hüzün...
.

Senin ikinci yüzün...
.

ferkul
14 ekim 2015
23:28

2 Ekim 2015 Cuma

ve



Ve gecenin bir yarısı
Bir selam gelir eski dosttan
O küçük liseli kızı hatırlarsın
Gözleri sana benzeyen
İçin sızlar



Bir sigara yakarsın
Dumanı aya çıkar
Bir yıldız göz kırpar
Susarsın...





ferkul
1 ekim 2015

3 Eylül 2015 Perşembe

gülümse...

.


Bir avuç gökyüzü
Bir kaç satır şiir
Bir damla deniz
Bir kucak sevgi getir

Gülümse...




ferkul

2eylül2015
10:00

30 Ağustos 2015 Pazar

YÜRÜMEK


İyi, gelir…




Yürümek iyi gelir… İyi gelir yürümek , yorgun, yaralı, adımlamak kaldırımları BİR  iki, bir iki, BİR iki...

İnsanlar geçer önünden, arkandan, sağından solundan… Dilleri aynı olsa da anlaşılmaz sözleri, duymazsın… Saçları başka, gözleri başka, kavgaları başka, gülüşleri saçma gelir, şaşarsın…

Caddelerden geçersin,sokak başlarından,çöplerin yanı başından,apartmanların , evlerin pencerelerinden,tozlu yollardan,sarı taksilerden, dolmuşlardan, otomobillerin içinden anlamsız bakan çocuklardan geçersin. Seslerin içinden, seçersin sessizliği…

Eski kaldırım taşlarının dili olsa, söylese senin bildiğini, çözseydi kaldırımların dilini; çatlardı belki hasedinden…

Yürürsün…

Dükkanlar, lokantalar, ışıklar, köşedeki oyuncakçı, şu karşıdaki yaşlı boyacı;bilmezler önünden geçip giden kederi… Bilmezler ki yürümeyi...Kızarsın, darılırsın içindeki deli kadına…Söylenirsin söylenilemeyeni, ana avrat düz gidesin gelir,dilin alışık değil ki çirkine, susarsın…

Bir yaprak   koparırsın yol üstündeki ağaçtan… Yaprağın da seçili, yumuşağı olmalı, şöyle narin, parçalandıkça çoğalan, kırıldıkça toplanan, senin gibi… Adımların gider, sen bölersin bir iki, bir iki, bir iki, bir iki, bitmez ki !..

Sen sussan susmaz beyninde konuşanlar… Susturamazsın, dilin sussa yüreğin konuşur, adımları saymayı unutur ayakların…Birden ileri gidemez artık sayamamaların… Uyuşur bacağın, hal kalmaz, derman kalmaz, bir sigara yakasın gelir, dönüp arkana kaçasın gelir, duramazsın sen,  yürürsün…

İyi gelir yürümek yorgun yüreğe, iyi gelir…

İyi gelir yürümek, iyi… Hele de yalnızsan, dolmuşsan, dökülememişsen salkım saçak , boşaltamamışsa ağzın,  dilin, içindeki kederi, iyi gelir yürümek… Unutursun kendini, unutursun dünde kalanı, bugünün hiçliğini, yarının belirsizliğini, gideni, gelmeyeni, gidip de dönmeyeni, gelip de bulmayanı, dostu, düşmanı, kadir kıymet bilmeyeni, unutursun seni…  Yürürsün…

 Alıp başını gider gibi, dağları yol eder gibi, yürürsün… Sil baştan yaşar gibi, yürürsün… Taşımaz olur bedenin yükünü, tilki misali dönüp dolaşıp gelir  ayakların geri…

Bir çay demlersin şöyle kanlıcasından sıcak, demli… Seversin sen çayı, çay da kendinden bilir seni… BİR  sen, bir çay; etti  İKİ !..   
Oturursun ağaç gören balkonuna, ağaç sana bakar, sen ağaca bakar, düşünürsün…

İyi gelir yürümek…



ferkul
22.08
28 ağustos2015
cuma

20 Haziran 2015 Cumartesi

ANLAM/SIZ/



ANLAM  /SIZ/

Yani şimdi,diyeceğim o ki: savaşsan da sevişsen de, dursan da,  düşünsen de, haya/l/  etsen  de yaşasan da ölsen de, olacağın engeli yok… Ne savaştan geri dönenin , ne kazananın ne de kaybedenin elinde artı bir hazinesi yok… Yaşamak ve sevmek  savaşında kaybetmeye mahkum kalpler… Kimin rengi sarı cinsi mor, Kimin rengi beyaz cinsi kara bilebileceğin bir yol yok…. Yüreği ak olanların da bizimle işi yok… Akla beyaz aynı da olsa savaştan kaçmanın mümkünü yok…

Sözünden dönenin kaşığı kırılsa da dik dursa da kaşığın kendisi yok…

Böyle geldiyse böyle gitmemenin düğmesi yok, anahtarı hiç yok…


Bile isteye atıldığın bu savaşın galibi yok... Gün döner devran döner her insan kendini döver… Başını taşlara çalsan da kimsenin umuru yok…  Olmuş, olan, olmamış , olması gerekmiş, olacağa engeli yok…


Duymanın ,düşünmenin, sevmenin, sevilmenin, durmanın, yürümenin, hatta koşmanın, savaşmanın anlamı yok…


Kedere ve kadere ve kadara karşı durmanın çaresi yok…



Yani şimdi ne  dedim, ne diye dedim,  ne diyemedim ki demenin de anlamı yok…



ferkul



13.06.2015
23:26