Sevgi Var, Sevmek Var
Ben Varım!
Ben bu hayatta en çok annemi sevdim. Su yeşili gözleriyle
pencereden dışarı bakan kadını. Solgun yüzünü, küçük ellerini, verdikçe
tüketmeyen benliğini. Akşamüstleri bekleyişlerini… Yüreğindeki hüznü
silemediğim, gözyaşlarına isyan edemediğim, yüzündeki her çizgide bin acı saklı
güzel kadını, sevdim. Söylemedim, söyletemedim mutluluk şarkılarını,
konuşturamadım içimdeki saçları iki yana örgülü küçük kızı. Ne düşünür, ne
anlatır, neyi bekler pencereden, bilemedim. En çok annem sevdi beni, ben en çok
annemi sevdim bu hayatta.
Sonra sokağı gördüm, kalabalığı… Dünyayı, güneşi, ayı ve
yıldızları. Karıştım, bulandım aralarına; çamuru, gördüm. İnsanı gördüm,
hayvanı, kuşu, böceği, akrebi, solucanı, hatta kelebeği. Kırmızı güllerde, akşam
sefalarında, uçsuz bucaksız papatya tarlalarında, menekşe kokularında aradım
kendimi. Zordu sıyrılmak satır aralarından her şiirin, mısranın, kelimenin,
cümlenin. Zordu acıyı anlatmak güneşli sabahlarda cıvıldayan kuşlara. Zordu
hayal kırıklığının her harfi uzayıp giden hikayelerde.
Dost dedim, arkadaş, kardeş, yakın, uzak. Ellerimi uzattım,
soğuktu, üşümüş parmak uçlarımı daha çok dondurdu gülüşleri. El istediler, kol
verdim, bacak verdim, sonra gövdemi, beynimi, yüreğimi. Yetmedi hiçbiri, yine
de yetindim, yenilendim, yenildim, sil baştan
başladım, bitirmedim, tüketmedim, sevdim, kabullendim, itmedim, itelemedim
hayatı, verdim. Buza kesti yüreğim.
Sonra sevdim, iki bayram arasıydı, toprakla buluttu, yağmura
verdi kendini. Sele kapıldı, sürüklendi umutlarım. Dağıldım. Acımasız bir
rüzgar sürükledi hayallerimi. Aldı, götürdü…
Çözemedim yaşamak dediğiniz bilmeceyi. Her karesinde dağıldı
bildiklerim. Kırılmışlığımdan, sevgisizliğimden utandım, bu yüzdendir
çirkinliğim. Bu yüzdendir dışarı çıkarken dudaklarımı boyayışım. Bu yüzdendir
beyaz giyinişim. Bir maske taktım yüzüme, yakışmasa da alıştım. İnsan alışıyor
zamanla yorulmaya, sahteliğe, oynamaya, yakışmayanı yaşamaya. Alıştığını
yaşamaya. Oynadım…
Ne çok sevdim, ne çok direndim! Savaşmak değilmiş benim
işim, dedim, çekildim. Varsın mağlup sansınlar beni, bu kavga benim değil,
dedim. Sustum. Sustukça daha çok kırıldım, daha bir yalnızlaştı kalabalığım. Her
seferinde mağlubiyetin, bir çok beni kaybettim, yokluğa karıştı adım.
Sonra büyüdü saçları iki yana örgülü kız, elliye dayandı
yaşı. Hiç uzatmadı bir daha bir telini bile. Göğe baktı, yere baktı, yıldızları
saydı tek tek. Bekledi. Siz bilmezsiniz onun
kadar saatler, saniyeler günler, ayları, gece ve gündüzleri bir bir, tek tek,
dirhem dirhem saymayı. Bilemezsiniz beşinci mevsimleri düşlemeyi. Umut etmeyi,
yaradana dayanmayı… Siz bilmezsiniz ne ağır yüktür hüzün. Beklemenin on bininci
rengini gördü. Farklıydı, bakınca insanın içini acıtan, acıttıkça yenilenen. Bitmedi,
tükenmedi bekleyişleri, eksilmedi umudu, , samimiyetten, masumiyetten, aşktan,
sevgiden…
Ne söylesen, ne yazsan, ne anlatsan, yaşandı yaşanacak! Bu
hayatta en çok annemi sevdim ben. En çok annem sevdi beni.
Şimdi pencereden bakıyorum her akşamüstü, ışıkları yakmadan.
ferkul
18 mayıs2016
02:42