Bu Blogda Ara

29 Ağustos 2018 Çarşamba

dost'a

Gitmeyeceksen kal.

Sana çay demlerim. Bir de pijama, çiçekleri al al. Otururuz balkonda. Sen söylersin; "Leyli de yar, loylu da yar loy loy lom". Sesinde kıyıya vurmuş bir deniz dalgası. Yürekte kor. Maviye hasret balıklar. Yeter ki kal, yalan söylemesin martılar. 

İstersen sus sabaha kadar. Dinlerim. Uzaklara dalıp gitmez gözlerin. Gök bizim, yer bizim, şu kör olmayasıca yaşamak, bizim. Gün de, gece de.Yıldızlar bizim.

Bitmeyeceksen kal. Eskimeyecekse umutlar.Eskitmeyeceksek gözümdeki feri, soldurmayacaksan al basmalı pijamayı. Sızlamayacaksa sözün beli, kırmayacaksan kelimeyi, hece hece söyleyeceksen aşkın türküsünü, kal...

Yerimiz de, yaramız da var. Kanatmadan sararız, kapanır belki zamanlara. Dar akşamlar unutulur. Kış biter, bahar gelir. Kal be bu akşam, bu karanlık sana da, bana da yar. 


Sonra uyursun. Su koyarım başucuna. Ocakta çay, kaynar durur. Belki ninni de söylerim. Allı turnanın türküsü, düş olur, düşer gözkapağına, çapağın olurum. Dalar gidersin bir düş masalına. Uyandırmaz hiç bir umut insanı düşerken. Kİ, düş de gün de, düşüş de ömürdendir...

Gitmeyeceksen kal. Unuturum senden önceki beni. Otururuz sabahlara kadar. Korkma, kaymaz yıldızlar. Rüzgar sessiz, yaz meltemi eser başucunda. Vurmaz camlara deli deli.
Böylesi yalnızlık ürkütmez beni. 


Durur saatin yelkovanı, saatler hep bir. Sen varsın, ben varım, Ocakta da çayım, hep var.
Belki kahve de köpürtür sevdalar. Kimbilir?


.

ferkul

26 ağustos2018
14:3

16 Ağustos 2018 Perşembe

ÖYLE, böyle

Yazıyoruz işte
Öyle böyle. 


Konuşuyoruz kendimizle.Kimisi alıyor yüreğimizi avuçlarına. Kimisi duymadan dinliyor şarkısını hüznün. Kimisi de bîhaber ne mısradan, ne duygudan, ne şiirden, ne bahardan, ne de yazdan. Ne de elektrik telinde kalmış, kanadı kırık kuştan...


Öylesine iner gibi bir yokuştan, bazen yuvarlanır gibi bir tepeden, tırmanmaya çalıştıkça geri atsa da adımlarımız, vazgeçmiyoruz yürümekten. Çünkü kalem bir kere tuttuysa elinden, yapışır, sen bıraksan bırakmaz peşini kelimeler, düşünceler, düş/üş/ler...

.



Yazıyoruz işte. Öyle , böyle.


.


ferkul

9 mayıs2018

PENCERE ÖNÜ ÇİÇEĞİ

Fesleğen bile dokunmadan kokmuyorsa, 

Pencere Önü Çiçeği'ne dokunmadan kokusunu duyamazsınız.

Pencere Önü Çiçeği

Sizin aynadaki yüzünüz
Benim ruhum.

7 Ağustos 2018 Salı

( BOŞ SAYFAYA)


Sana baktım, boş bir sayfaya bakar gibi. Söyleyecek çok şeyi olanların susma telaşlarında tedirgin. Öylesine uzaktan, dokunmadan, yazmadan, konuşmadan, söylemsiz. 

Boş bir beyaz sayfa nasıl haykırır insana, neler anlatır, bir bilsen.
Bir bilsen nasıldır uzaklar? Tutmak isteyip de tutamadığın bir el olur uçurumun kenarında, tam da düşecekken uzanırsın, seslenirsin, feryat edersin. Kopar gider tutunduğun dal, uçuyor gibi olur; uyanırsın. 

Her düşüşün bir düşü de vardır muhakkak hayatta. Her uyanışın bir düşüşü olduğu gibi. Benden bilirim, kendimden bilirim her boş sayfayı, rensizliğini de, rengini de ben boyarım halbuki. Beyaza, siyaha, griye ve hatta kan kırmızısına. Boyadıkça allanır, pullanır, önüme serilir hatıralar, yanılmışlıklar, yanmışlıklar, yanlışlar sıralanır önümde uçsuz bucaksız ovalar gibi. Tek başına bir ağaç gibi ortasında bozkırın, bulanır aklım; sana bakarım, kendime bakar gibi, kendime gelir gibi. Artık aynalara bile yansımaz gülüşün. Bırak derim, öyle kalsın, boş ve beyaz, unutulmuş, kurutulmuş güller gibi. 

Hatırlamak zor gelir çünkü insana, hatırlamak ağırdır, unutmak isteyene. Her düşün ayrı bir uyanışı vardır zira. Her sevginin boş bir sayfası.

En çok böyle zamanlarda kendimi bilirim. En çok sessizliğinde tanırım seni.En çok boş bir beyaz sayfada görürüm ikimizi. Ki, en çoklarda yalnız ve sevgisiz kalır insan, en çok sevdiğin yaralar seni.

En çokları en yoklarda bulduğunda seni bulursun, bilirim. İnsanın insana bakışı kadar yürekli boş sayfalardır çünkü asıl olan.

Sana baktım, yılların ağırlığında tedirgin. Boş bir sayfa olmuş artık yüreğin. Yıldızların dili yok ki, söylesin, geceye sitemi. Artık ne söylesen dile gelir mi, hangi harfi koysak sayfan renklenir mi?


Şimdi yok rengi kelimelerin. Ucu bucağı yok ki küsmelerin.

Ben sana küstüm, boş bir sayfaya küser gibi, denize ve göğe hatta maviye küser gibi, küstüm. ..

Boş bir sayfaya döktüm kalemimi.


Duydun mu sessizliğimi?


.

ferkul


29 haziran2018
03:17