Sana dinginlik yaraşır, bana yalnızlık şimdi. Dönülesi yollardasın,
uzanası kollarda.
Yoksulluktan nasibini almış sözlerin. Yorulmuşsun
biteviye yaşarmış’lıklardan… Gibilere tutsaksın şimdi…
Donakalmış ufuklarda gözlerin. Uzak bakışlı, durgun sular almış yüreğini… Kendi sularında yitik kalmışsın, kendi sılanda garip…
Yara da sen saran da sen olmuşsun yâren de sen, kendine kanar, aynalara yakarır olmuş yüzün…
Dört duvar bir odaya adımlarını saymış yürümek bilmez ayakların… Her
adım unutturmuş yaşamaktan saydığın duyguları… Bir adım, sevgiye, bir
adım hasrete, bir adım geçmişe sayfa olmuş, unutulmuşsun…
Dört duvar, dört çerçeve bu kadar mı hünerli? Böylesi kayboluş yakışmamış sana…
Topla duvardaki resimlerini, dışarıya at adımlarını. Dışarıda umut!
Dışarısı bahar, dışarısı kan kırmızı gün batışı…
Güneşten senden yana, dünya sırtında taşıyor yüreksizliğini…
Yılgın insanlar topluluğu çevrelemiş yaşamını… Yılmaktan yanıldığını
göremez olmuşsun… Her geçen günde vazgeçerken kendinden, bir parça
eksilirken, küçük bir yumak olmuş benliğin evrende, göremiyorsun… Bir
çift göz gerek sana şimdi, bir çift yürek, coşkun denizinde dalgalarıyla
seni kaldıracak… Bir çift el gerek tutup kaldıracak…
Silkinip arın şimdi, topla kırık parçalarını dünyadan… Ellerinle yeniden kur, yaşam denilen yanılgıyı…
Yakamozlar gibi, coşkun sular gibi, çağla, haykır, bağır bağırabildiğin
kadar, kendini anlat, sevdanı yazar gibi, umuda kuşan zırhını… Açıl
özgürlük denizine, yelkenlerin hep fora…
Dik dur kalkamazsın,
eğilirsen … Yakışmaz sana düz duvarda yürümek…Yakışmaz sana durgun suda
boğulmak… Bütün yollar sana açık, bak.!..
Bak da gör nasıl gözler var sonbaharda bile, umuda çiçek açmış, yaprak dökmemiş…
Sana yürümek yakışır şimdi, kalabalıklar yaraşır…
Bana da senin gitmediğin yollarda yürümek ;
senin kalabalığında yalnızlık...
.
ferkul
23 Eylül 2007 Pazar