Bu Blogda Ara

27 Şubat 2021 Cumartesi

Uzun zaman oldu

 


Uzun zamandır bir yolculuğa çıkmadım. Bir çiçeği koklamadım meselâ. Öyle sonsuz yürüyüşlere de çıkmadım, gördüğüm her ağaçtan bir yaprak kopararak, aşınmadı kaldırımlar ağırlığımdan. Tanımıyor da artık beni, hüznüme aşînâ olan o sokaklar. 
 
Uzun zaman oldu, bir çocuğun başını okşamadım. Hiç tanımadığım birine, 'merhaba', demedim de. Geçip gitti hep insanlar, arkamdan, önümden, yanımdan, yöremden, bakmadım bile hiç gözlerine. Ne giymişler, giymemişler mi, yüzlerindeki maske saklayabilmiş mi yüreklerini, umursamadım da. Köşedeki yaşlı ayakkabıcı amca da görünmüyor artık, gülümseyen baş selâmları eksik. Köşe başları, ortaları, sonları hep yaralı. Eksileli, çoğaltmayalı, sarmayalı yaraları çok oldu.
 
Uzun zaman oldu, çook uzun. Unuttuğum kendimi, satır aralarına bırakmayı saatleri de. Gülümsemeyeli de doğan güne. Yıldız saymayalı çok oldu samanyolundan, kaydırmadım da kuyruklusunu. Kuyudan çıkartamadım Yusufu. Züleyhâ da unuttu sevmeyi. Artık herşey durgun bir su.
 
Uzun zamandır şöyle gürül gürül akan bir dağ çeşmesinden ve şelâlesinden su da içmedim. Gözlerimi kapatıp da görmedim hiç kendimi suyun aynasında. Dinlemedim beni, kapattım yüreğimi içimdeki susmak bilmez 'O' sese. Kapıları çalmayalı, açmayalı çok uzun zaman oldu, kilitler kırık. Kapı kolu elimde. Sesinde huzur bulduğum, ruhuma iyi gelen insanları da görmüyorum artık etrafımda.
 
 
Uzun zamandır, uzuun zamandır hasretim bir dost gülüşüne. Şöyle bir hasbihal etmeyeli de çok oldu kendimle. Yüzleşmeyeli hiç gecenin sessizliğinde kalemle. 
 
 
Uzun zaman oldu, çok uzun.
 
......................................
 
ferkul
 
26 şubat 2021
00.30

22 Şubat 2021 Pazartesi

Bir çay daha.

 


  • Sonra
    Çay koydum.
     
    Bir çay daha
    Bir çay daha.
     
    Bir
    Çay daha.
     
     
    Susmadı içimde hüzün. Kesmedi beynimde dönüp duran sesin çığlığı. Rüzgâr esiyor, yağmur desen kapıda. Güneş dediğin mevsime endeksli. Bir görünüp bir kayboluyor. Sesini kıstım şarkıların. Komşular da, kimse şarkı duymak istemiyor artık. Kulağı kilitli düşlerin. Kuşlar, ötmemeye yeminli.
     
    Öyle uzaktan baktım gökyüzüne. Bulutlar gri.
     
     
    Bir çay koydum,
    Bir çay daha
     
    Bir çay daha.
    Isıtmadı içimi.
     
     
    Yüreğim zemherî...
    İnsan dediğin, böyle mi sevmeli?
     
    ...........................................................
     
     
    ferkul
    21 şubat 2021
    15.13

16 Şubat 2021 Salı

Çirkiniz.

 


Kimimiz yaptıklarından, yapamadıklarından,
Kimimiz yaşadıklarından, yaşayamadıklarından
Düşündüklerinden, düşündürtemediklerinden
Kimimiz sevdiklerinden, sevmediklerinden,
Kimimiz kadirden, kıymetten
Kimimiz insâniyetten,
Kendimizi bilmediğimizden
Bilmeyi ve bilinmeyi istemediğimizden
Karanlıktan ve aydınlık görmemişlikten
Masûmiyetsizlikten, gariplikten
Mevsimden ve mevsimsizlikten
Sevmeyi bilmediğimizden,
Kimimiz ve hatta hepimiz
Belki de hiç birimiz 
 
 
Çirkiniz.
 
 
...............................
 
 
ferkul

Bize ne oldu?

 


Şehitlerimize Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabır ve dayanma gücü diliyorum.😥
 
 
Ne zor ve acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Üzülüyorum. Az önce haberlerde #ikranur isimli 7 yaşında bir meleğin kanadının kırıldığını değil, hepten canını yaka yaka, yok edildiğini duydum. Hem de 14 yaşındaki amcası tarafından. Çocukken bunu yapabilenin büyüdüğünde neler yapacağını, düşünemiyorum bile. 
 
Sonra bir ailenin tamamının yok oluşunu , kanım dona dona izledim. Kardan, soğuktan değil, bu merhametsizlik ve sevgisizlikten üşüdüm. Titredi içim. Babanın karısını, oğlunun babayı ve baba anneyi vurduğunu, işitmek ve görmekten mustaribim. Bir aileden, tek katlı, soğuk bir ev kalmış sadece geriye. Ve duvarlar ve eşyalar, açılmayacak, çalınmayacak kapılar. Ne acı...😥
 
 
 
Neler oluyor bize?
 
Bize ne oldu?
 
 
Bilemiyorum...😥
 
 
Çirkiniz, demiştim bir önceki yazımda. Çok çirkiniz, çok. Aynalar bile temizleyemez, yüzümüzün, ellerimizin ve kalbimizin kirini, pasını.
 
 
Allah sonumuzu hayretsin...
 
 
.................................
 
ferkul

14 Şubat 2021 Pazar

sevdâların rengi gri

 

Sahildeyim. Biraz deniz sesi, biraz huzur. Biraz aşk almak için dalgalardan. Hava güzel, sanki bahar çalınmış gibi kıştan, kardan, sert esen rüzgârlardan.

Bir portatif masa. İki sandalye, üzerinde mumlar, şamdan ve kırmızı güller. Dalga ve mavi eşliğinde genç bir çift. Sanırım doğum günü veya sevgililer gününü kutluyorlar. Ne güzel, dedim nasıl seviyorlar birbirlerini.🙂 Ne hoş bir ortam oluşturmuşlar aşklarına. 💓
 
Benim gibi sevdâya ve aşka aşıksanız, gülümsememek mümkün değil, böylesi sevmeleri görünce. O kadar kalabalık ki sahil, sosyal mesafe kaidesine uymak mümkün değil. Yine de olabildiğince mesafeli oturmuş insanlar.
 
 
Benim de yerim bilerek olmasa da, düştü yanı başlarına.🙃
 
Arada iki metre mesafe olmasına rağmen, dinlemek istemesem de illâki kulak misafirliği, kaçınılmaz bu kadar yakınsan... Önce sevimli gördüğüm halde bu çifti, (ister istemez) öylece dalga seslerinin yanında dinlerken, "Cık cık' dedim kendi kendime seksenlik ihtiyarlar gibi. İtici gelen bir muhabbet, o güzel konsepte yakışmayan bir sohbet... Hoşuma gitmedi. 
 
 
Demek ki, hiç bir şey göründüğü gibi değil. Parlak kırmızısına aldanıp, kanı can sanmak gibi. "Sen şöylesin, ben böyleyim. Şunu neden yapıyorsun, bunu niye öyle yaptın?.. Goygoy bile yapamıyorum sana." (Goygoyculuk da nedir yahu, bir tür şaka yapamıyorum mu demek?.. Hayret, dedim bir ara sevdâların rengi bu kadar da gri mi?..😔)
 
 
Madem öyle bir ortam oluşturdunuz, sevgiden, sevdâlardan geçsin diliniz... Konuşmadan anlaşsın yürekleriniz. Öyle bir bakın gözlerinizin içine. Şikâyet de, nedir?
 
 
Sevgi varken, olduğu gibiyi, yüreğe girdiği şekliyle sevmek varken, neyi, neden değiştirmeye çalışırsın?.. 
 
 
Şekilcilik dışımızı da geçmiş, ruhumuza işlemiş biz farkına varmadan. Ahir zaman sevdâları açılması zor kapalı bir kutu, yürekler taştan bir kuyu.
 
 
Anın tadını çıkartırken neden bulanır su?
 
 
 
Anlamadım gitti.
 
 
....................................
 
ferkul 
 
11 şubat 2021
17.38

10 Şubat 2021 Çarşamba

Yürekli olmalı sevda dediğin

 


Her gün söyleyecek bir cümlesi olması insanın. Sayfalarca, uzun satırlar boyunca olmasa da, bir hece, iki kelimesi. Bir 'merhaba'sı, bir selâmı olmalı güne dair. Yürekten yüreğe, akıp giden. Coşkun veya durgun bir şelâlesi. İçinde bitmez tükenmez bir su sesi. Serçe cıvıltısı, kelebek kanadı, bir sevdâlı bakışı, hayata.
 
Her gün bir gülümsemesi olmalı insanın bir saniye bile olsa aynadaki yüze. Dışında ve içinde kalanlara inat, şöyle bir 'oh be, yaşanası günler de varmış şöyle', diyebilmeli uzun bir solukla. Gökteki maviye, uçan kuşa dair düşüncesi olmalı, üç cümlesi, bir nefesi kalmalı, sükûttan gayrı geriye. Eksilmelerden çoğalarak, aksine biriktirdiklerinden, artmalı.
 
 
Yaşadıklarından öğrendiklerinden kazanımları olmalı insanın. Bırakıp da her şeyi geriye, unutmayı bile koymalı şöyle bir köşeye. Hatırlamalı...
 
 
Bir yolu, bir dağı, bir de ağacı olmalı insanın. Düşe kalka bile olsa vazgeçmeden çıkarak, engebeli tepelerden, ille de varmalı zirveye. Yaslanmalı çıplak gövdesine. Isınmalı...
 
Salıvermeli akışına, şarkıları. Silinse de hafızalardan isimler, ezgisi yürekte kalmalı.
Bir 'veda'sı olduğu kadar bir 'vefa'sı da.
Esen rüzgârla, bir bahar çiçeğiyle, dönüp duran dünyayla birlikte, mırıldanmalı...
 
 
Yürekli olmalı insan dediğin.
Bir kere sımsıkı elinde tutmalı, ne olursa olsun hep o tek hece, iki kelime... Bırakmamalı...
Yürek dediğin sadece kan yumağı. Can yaksa da, akmalı, durmamalı.
 
 
Ateşten olsun, külden doğsun, olsun da. Yürekten olsun. Yakışmalı eline, yüzüne, canına ciğerine. Aydınlatmalı, karartmamalı. 
 
 
Ve, sevgi olmalı...
 
 
.......................................
 
ferkul 
 
8 şubat 2021
12.46

8 Şubat 2021 Pazartesi

Sen Benim Sevdâma Yâr, Olamazsın...

 

YAZ(G)I

Yağmurlarım var sulu sepken, sağnaklarım var sele karışmış, çamurlu, puslu, sisli sokaklarım. Sen yürümeyi bilmezsin bu sokaklarda, taşa dolanır ayakların, karanlığa karışır yüzün, dolaşamazsın... Şaşarsın, Düşersin, Yorulursun...

Sen benim yağmurumda ıslanamazsın.

Kış nedir görmemiş yüzün, ıslak kaldırımlarda yürümemişsin, zemherî soğuğu değmemiş bile yüreğine. Bir akşam gurubuna karşı durup düşünmemişsin. Gözlerin dalıp gitmemiş, gidip de dönmeyene, uzak gurbetlere sürülmemiş sevdâların. Sen gurbet nedir de bilmezsin.

Gurbet dediğin bazen ciğerinden sökün eder adamı. Bazen en yakının gurbettir, yanındaki gurbetindir, bilmezsin. Kalabalıklar, kabalıklar içinde kulaklarını sağır eden sessizliği duymamışsın. Çarpar adamı buz gibi benim akşamüstü yalnızlığım, üşürsün...

Sen Benim Kışımda Yaz, Olamazsın

Kar yağar her mevsimimde. Bulutlu, bulanık her güneşim. Lapa lapa, öbek öbek karlar geçer başımın üstünden. Her birinde bin keder düşer, sarılır toprağıma. Benim topraklarım ıslak, benim mevsimlerim hep aynı, döner dolaşır bulur beni yine yalnızlığım.
Sen benim kışımda yaz, olamazsın.

Sen baharda kışı yaşamayazsın.

Yağmur Yağar, Karlar Düşer, Üşür Ellerin.
Sen Üşümeye de dayanamazsın. Zordur yaz günü çöl sıcağında titremesi ellerin. Zordur kalabalıklarda tek başına kalıvermek, çöl ortasında ıssız. Zor gelir sana yalnızlığı anlatmak. Zordur yalnızlığı da sevebilmek, senden, kendinden görmek.

Zordur mevsimsiz yaşamak, dört mevsim içinde sabahsız kalmak, gecelere sığınmak zordur; sen uykusuzluğa dayanamazsın.
Sen benim gündüzüme gece, olamazsın.
Ne kadar ısıtsa da sevgim yüreğini, ne kadar konuşsa da dizelerim, ne kadar yazsam da sevdâmızı, sen benim cümlemde nokta olamazsın.

Gitmeler ve gelmelerle, gülmekle ağlamak arasında, düş görmekle, düşsüzlükle, düşmekle, kalkmakla, yaşamakla, ölmekle, kendini aramakla geçer ömrüm.

Sen kadere de inanmazsın...

Dost desen, sen benim dostum olamazsın, sır tutmayı da bilmezsin sen. En büyük sırrım hüznümdür benim. En yakın dostum yalnızlığım...

Sen dağ başları yalnızlığını yaşayamazsın....

Bilemezsin yükseklerden uçmayı. Korkarsın düşünde görsen, ürperirsin, kaçarsın... Her düşen kar tanesi yüreğinden dökülür, saçılır toprağa. Ne bilirsin sen sır tutmayı, dert yanmayı, söylenmeyi...

Sen hiç kendi kendine konuşmamışsın...

Her damla gözyaşımda, her yağan kar tanesinde, her güneşin doğuşunda, sen benim kederimi paylaşamazsın.

Sen, bir dala konmuş küçük serçe, ben bir damlayım sele karışmış. Yağmurlarla çoğalan, acıyla dirilen...
Benim, bütün dünyaya karşı tek başına direnen. Sen dik durmak nedir bilemezsin sevdiceğim, esen rüzgâra karşı bağrı açık, direnemezsin...

Saklanırsın, saklarsın, Düşersin, yorulursun...

Gökyüzü anlar, bulutlar anlar, mevsimler içinde her baharda çiçek açan ağaçlar anlar, kuşlar, böcekler, dağlar, denizler, dalgalar anlar, kıyıda martılar, topraktaki köstebek anlar,

Sen Beni Anlayamazsın..

Benim Yağmurumda Islanamazsın.
Sen Benim Kışımda Yaz, Olamazsın....

Sen Benim Sevdâma Yâr, Olamazsın...

......................................

ferkul

29 haziran 2011
00.37

( "PENCERE ÖNÜ ÇİÇEĞİ " Adlı kitabımdan ve " Yaz/g/ ı isimli yazımdan .Sahife :79)
Daha Azını Gör

2 Şubat 2021 Salı

Sevdâ ne kadar?

 


Mutluluk ne kadar sürer usta?
Sevdâ ne kadar?
 
Kelebek kanadında yokluk
Yaşamak, bir nefes, kaç soluk
Bir salise, bir dakika?
Dağdan inip ovaya, çiçek toplar gibi mi?
Basamak çıktıktan sonra onca, yuvarlanmak gibi midir bir yokuştan, taş misâli.
Hüzün ne kadar eder usta?
 
Bir kelime, bir hece, iki kelime üç hece?
Lira ile pul, pul ile para
Kuruş ile ölçülür mü adamlık
Açar mı her kapıyı bir anahtarlık
Benzer mi insan değilse, insana
Şiirle türkü arası, kaç yoldur usta
Kaç nakarat kaldırır bir mısranın yükünü?
 
Vuslatla, ayrılık arası kaç fersâh?
 
 
Aldanmak nedir usta?
Kendinden bile sakındığını, söylemek şarkılarda. Kanmak bile bile hep aynı yalana.
Sevmek kuş uçusu.
Bir yudum su
Bir yudum su...
 
Yaşamak kaç gün usta?
Coşkun bir şelâle gibi, gümbür gümbür
Zemherî uykusu,
Ellerin ah ellerin, o parmak ucu
 Yüreğin üşür
 
 
Hasret, kuşun kanadına
Beklemek bir ömür...
 
 
Sevmek ne demek be usta...
 
.........................
 
ferkul 
 
29 ocak 2021
03.24