Bu Blogda Ara

6 Mayıs 2019 Pazartesi

hasret...



Bir avuç gökyüzü hasret dediğin. Bir parça mevsim, biraz bulut, biraz yağmur, bir tek yürek, biriktirip çoğalttığın, azaldıkça eklediğin. Su gibi, duru. Güneş gibi parlak ve yakıcı.
SEN'den ve BEN' den olmamış bir BİZ yoksunu gün ve gecelerin toplamında, özlemek dün ile düşten kalanları...

Sevmekle yaşamak arası bir araf. Yürümekle durmanın arasında bir kör nokta. Noktalardan üretilmiş bir çok mısra.

Yazsan ne olur?
Yaşasan ne olur?

Kavuşmak yoksa.

Bir avuç gökyüzünde bulut toplamaksa hasret dediğin, işin de gücün de zor, azizim.

.


ferkul

24nisan2019

Nerede



İnsanın insana ettiğini, hayvan hayvana etmez.Hiç olmazsa parçalar, yer. Utanmazlık zırh olmuş, kuşatmış her bir yanımızı.

Halbuki biz böyle yaratılmamıştık. Düşünme ve irade denilen hasletlerimiz vardı bizim. Çocuğa uzatılan elimiz vardı, uzatıldığında korkulmadan tutulan.Ceplerinde balonla gezen dedelerimiz, şekersiz dışarı çıkmayan ninelerimiz vardı, sokak başlarında pişi dağıtan teyzelerimiz. Bakkal amcalarımız vardı hiç tereddütsüz ekmek akmaya gönderildiğimiz, ekmeğin yanında eti puf uzatan. Komşu abiler vardı değil dokunmak, mahallesinde kız çocuklarına söz bile kondurmayan?

Merhamet ve şefkatten ibaret bir seçilmişliğimiz vardı kainatta. İz var izan varken, nedir bu çirkin yüzünüz?


Nereye gitti masumiyetiniz?
Nerede Allah korkusu?


.

ferkul

fısıltı




Bir selam fısıldasam gecenin esen yelinden, bir yalnızlık kahvesi köpürtsem şöyle dumanı üstünde buram buram. Ya da bir çay; şekeri, tadı tuzu olmayana, çareyi çarenin kendisinden sorana. Dermanı sükûtta bulana. Onmaz yarayı kanatmayana. Herkesi varken kimsesi olmayana. Şükrü ve tevekkülü yaşamdan ve kaderden sayıp teslim olana.

Demi üstünde kan kırmızı, yudum yudum içsek birlikte yalnızlığı. Sıcağı sarsa bacası tütmez, kapısı, kolu kırık viraneyi.Gün ışır, ellerin üşür mü?


Yanıbaşımda bir yaralı kumru sesi. O da çaydan yana dertli, besbelli. Bangır bangır bir yalnızlık şiiri okuyor çok uzakta birileri. 


Sesimizi duyan
İşiten var mı?

.
ferkul
28 nisan2019
22.40

mesele



Mesele soğanı sarımsaktan ayırmakta değildi. Aslolan kokuyu birbirine karıştırmamaktaydı. Soğan bileydi acı tadının değerini, sarımsak da ezilip büzülmezdi öyle yemek ortasında bir başına. Bazen de kokusuyla sarmazdı ortalığı toza dumana. Öyleydi böyleydi derken yüzyıllarca sorgusuz sualsiz kimi bir çorbaya katık etti kendini, kimi de bir çekmece içinde havasız, nefessiz çürüdü gitti habersizce.

Ne de olsa: ne olursa olsun, ne soğansız, ne de sarımsaksız, yaşanmamalıydı.

Mesele taş ile yeri de değildi. Mesele o taşın yerinde sağlam olmamasındaydı belki de. Azıcık yerini oynatsan düşecekti.

Halbuki sağlam oturmalı taş dediğin yerinde. Ağırlığını taşımalı toprak. Sımsıkı sarmalı, kucaklamalı. Yerine göre hatta taşın içinden küçük bir yeşil fidan yeşertmeli ki, değsin toprak olduğuna.Taşıyamacaksan bir taşı, yeşertemeyeceksen bir fidanı, toprak olmanın anlamı var mı?


Her şey zamanında güzel, her şey yaşında , gününde, mevsiminde yaşanmalı, tadı tuzu, kokusu düne, güne, yarına bulaşmamalı. Bulaştıysa da, iyiye güzele doğru yol almalı.

Soğansan sarımsakla,
Taşsan yerinde,
Topraksan ağırlığında yaşamalı.
Yaşıyorsan bir anlamı olmalı.



Olmalı?..


.

ferkul

27 nisan2019

hatta

 

Ve hatta
Küçük bir kırlangıcın kanadındaki kırık
Yaralar beni...
.

ferkul

belki de...



Haydi artık uyuyalım
Yarın belki bir yağmur yağar
Bir çiçek açar kırmızı
Bir kuş geçer başımızdan.
Kanatlanır umutlar...


ferkul

hepsine



Her şeyi sana, yazmıyorum
Her yere seni yazıyorum.
Seni bende arıyorum.
Sende bizi bulamıyorum.


Senli benli bir ikilemde
Girdap gibi bir değirmenle
Döne döne bir deliye
Dünde, düşte, hayalde
Silinmeyen bir kalemle
Kayboluyorum.


.

ferkul

26 nisan2018

Yeter mi?...




Uyusam, uyusam
Uyansam, uyusam

                                                                 Geçer mi?

                                                      Bir denize, bir martı

 

Yeter mi?...



.
ferkul

bakalım


 
 
Ne bulduk
Yeryüzünden?

....

Göğe bakalım! 
 
.


ferkul

görmek


 
 
 Ağaca bakmaktan yaprağı görmüyorsunuz.
 
Yere bakmaktan bulutu. Işığa bakmaktan güneşi kaçırdınız. Güle bakarken dikenin güzelliğini de. Sevilmeyi düşlerken sevmeyi unuttunuz, günü dünde, çiçeği dalında kuruttunuz.

Bakınca görmek gerek, sevince emek. Yaşayınca içeriden ve dışarıdan seslenmek, ölesiye: "Hey! Buradayım. Ben de varım! Bedenim değil ruhumla görüyorum...

.

ferkul

sevda


Sevdası
Deniz olanın
Dalgası çoktur.

Dalgası
Bol olanın
Kıyısı yoktur...

ferkul