Bu Blogda Ara

31 Temmuz 2019 Çarşamba

İleride ne var ? ??





Çocukken göremediğin bir çok şeyi büyüdükçe görüyorsun. Çoğunlukla suretin arka yüzünü görmek ve bilmek, yorar insanı. Her şey ve herkes görebildiğimiz kadarıyla kalsaydı, yitirmezdik masumiyeti. Özlediğimiz çocukluğumuz değil aslında, kaybettiğimiz hasletler. Büyüdükçe eksilttiklerimiz tütüyor burnumuzda buram buram. Yağmurdan sonraki toprağın kokusunu neden severiz, hiç düşündünüz mü?

Çocukluk; Gözü kapalı inanmak ve gönüllü kanmak baktığın ve dokunduğun herşeye.
Ve sevebilmek herkesi ; kucaklarcasına gülümsemek tanıdığına, tanımadığına. Elma şekeri yer gibi, sonuna kadar bitmesin, tükenmesin diye diye azar azar, küçük küçük adımlarla, yavaş yavaş ilerlemek ve bakmak aynadaki her yenilgiyle bakan yüze.


Büyümek böyle bir şey mi?

Ve affetmek belki de, kafanın tam orta yerine atılan taşa rağmen gülümseyivermek komşu çocuğuna. Unutmak, unutmanın bile anlamını bilmeden kavgaya ve rağmenlere rağmen barışık yaşamak herkesle ve herşeyle. Akşam gözyaşıyla ıslattığın yastığı sabah neşeyle fırlatabilmek odanın ortasına. Sevebilmek belki de sokaktaki satıcı teyzeyi de, simitçi çocuğu da, küçük kedi yavrusunu da.

Belki de en güzeli çocukluktan bile öncesi.

Git gide geriye mi gidiyoruz ne?


İleride ne var ? ??

.

ferkul

7 haziran2019
16.17

29 Temmuz 2019 Pazartesi

TÜKENME




Biliyorum. Her güzel şeyin bir sonu var.
Gecenin sabahı, sabahın akşamı. Tükenir tükenmez dediğin her şey. Biter bir gün, sonu gelmez dediğin her şarkı. 


Sen bitme!

Biliyorum. Işık dediğin de söner bir gün.
Ay yıldıza eş iken, geçer gider önünden teker teker. Arkasında hüzünden bir kuyruk, bir de bakmışsın kaymış, söz mü var ki hiç cayılmamış? Yol mu var ki dönülmemiş?Karanlığa bürünür gece. 


Sen sönme!

Biliyorum.Tükenir bir gün adımladığın sokaklar, ararsın, koşarsın, yorulursun. Sonu gelmez dediğin yollardan dönüşü bulamazsın. Topla kırmızısıyla, beyazıyla, moruyla; kokusuyla. Diken, yakışır güle .

Sen tükenme!

Biliyorum. Dumanı üstündeyken demlenir çay. Demlendikçe oturur. İçildikçe sevilir. Yarası olan bilir kanamayı, ocaklar ateşiyle var, odun üstündeyken tutuşur küller. 

Sen tütme!

Biliyorum. Yağmur yağarsa açar tomurcuk, fidan yeşerdikçe kurumaz toprak. Susmasın içindeki çocuk, elinde rengarenk uçurtmalar.

Sen kuruma!

Biliyorum. Umut oldukça var kainat. Sevdikçe bereketlenir dua. Yaradan bilir sabrın kıymetini. Kul, bilmesin, ne yazar! Yaklaşan kışa inat, çevir yüzünü güneşe. Zemheri ayazında erimez kar. Varsın yenilsin yıllara ağarmış saçların. Pes etse de ellerin ayakların. Yorulsa da yüreğin.

Sen pes etme!

Biliyorsun. Bildiğimiz bilmediklerimizin toplamı. Yükü ağırdır bilmenin. Geceye karışmışım, dağılmışım, dökülmüşüm, kalabalık bir sokakta yolunu arar ruhum. Sustuklarım dağ olmuş, ağaç olmuş dağ başlarında serçesiz. 

Sen bilme!

Ben bilirim bilmeyi, bildiğini bilmediğine saymayı. Bilsem de bilmemişliği oynamayı, görsem de kör kalmayı. Rakamlar da ağırdır, renkler de, görebilene. Hepsi birleşince sağır...


Sen sayma. 

Görme!


.


ferkul


13 temmuz 2019
02.18

PENCERE ÖNÜ ÇİÇEĞİ



 
 
"PENCERE ÖNÜ" nde bir "ÇİÇEK"

Kokusu ruhunuza ayna. Belki de içsel bir haykırışın yansıması üzerinize.

Buğusu üstüne tüten ekmek gibi,
Ekmekleri ve çiçekleri kurutmayınız.

18 Temmuz 2019 Perşembe

Bir yürüyüşe çıksam



Bir yürüyüşe çıksam, unutsam saati, dakikayı, olanı, olmuşu, olacağı. Olup da olamayışı. Unutsam ocakta demlenmiş çayı, bir türlü pişmeyen aşı, unutsam kendimi bile.
Adım silinmiş bir yazı. Adım dipsiz bir kuyu, yürüsem yürüsem ömür boyu.
Yalnız ben ve sokaklar, evler, kaldırım taşları.

Ve ağaçlar, bir dal koparsam her biri bin yıla dair. Elimde oynasam, parçalasam, bütünleştiremeden şekil versem, sonra bir yaprak daha. Yapraklar dile gelse her bir adımda dökülse parmak uçlarımdan düşünceler. Yürüsem, yürüsem...



Dinlesem serçenin dala aşkını. Dalın ses verişini rüzgârla. Utansam sevmeyi bilmeyen yüreksizliklerden. Utansam yalandan, dolandan, sahtelikten ve vefasızlıklardan. Dile gelse sevdalar, dile gelse kaldırımlar, umut olsa, sayamadan geçtiğim her bir taş.


Bir yürüşe çıksam, unutsam dönüş yolunu bile. Ellerimde gökyüzü, gözlerimde her mevsim bahar, leylaklar, sümbüller ve güller .


Yürüsem, yürüsem.

Yürüsem...



.

ferkul


26 haziran2019
20.05

yazmak




Bazen hiç yazamayacakmış gibi oluyorum. Sanıyorum ki, kalemim ucundan kırıldı. Sonra bir kelime yazıyorum. Kelime cümleye, cümle bana benziyor. Yüzüm özüme, özüm sözüme dönüyor. Dökülüyor başımdan aşağı sular.

Hüzün, söyletiyor. İçimin derinliğinde bir ses, konuşuyor, haykırıyor, fısıldıyor, kimi zaman gülümseten bir türkü mırıldanıyor sevdaya dair.

Kuşun kanadındaki sevdaya bakmak için göğe bakıyorum, çırpınan kanatlar rengârenk, mavi bir deniz başımın üstünde, söylemiyor kimse o türküyü. Türküsüz sevsa olur mu? Ben de susuyorum. İsyana dönüşüyor suskunluğum, sessiz bir çığlık sanki saat başları.Her sükûnette su coşuyor, şelaleye benzer harfler ardında yüzüyorum. Yıkanıyor, arınıyor ruhum. Ferahlıyorum.

Sanki bir inşirah ferahlığı, sanki durmada saatler, dünya alem susuyor, ben konuşuyorum. Belki bu yüzden çocukluğumdan beri su sesini duyduğumda gözlerimi kapatıyorum. Çünkü ben gözlerimi kapatınca görebiliyorum. Sesimi kısınca konuşuyorum. Konuştukça kirleniyor, Sustukça, olana, olacağa ve olmamışlığa, yıkanıyorum.

Yazdıkça arınıyor ruhum...

Yazmanın iyileştirici bir etkisi var olduğuna inanıyorum.

Siz de inanın.


.

ferkul


4 temmuz 2019
13.50

Gülümse! 😊





Hâlâ nefes alıyorsan ve tutuyorsa elin ayağın. Diline dua, yüreğine sevgi konduruyorsa Rabbin. Kurutmuyorsan çiçekleri dalında. Kokuyorsa umut, buram buram fırından yeni çıkmış ekmek gibi, aşk gibi. 

Dokunabiliyorsan yüreğe, sevebiliyorsan ayrımsız, kin biriktirmiyorsan kalbinde. 

Gülümseyebiliyorsan sokaktaki çocuğa elma şekeri tadında.


Gülümse! 😊


.


ferkul

öz_söz




Yürek közümdür
Közüm ömrüm...

Yüzüm sözümdür
Sözüm özüm...

.


ferkul

iyi



Yürümek, iyi gelir
Yorgun düşlere.

İki ileri, bir geri
İlerle!

.

ferkul

Fukará



Kırk atın , kırk katırın,
Kırk yatın, kırk dostun olsa da,
Bilmiyorsan gönül almayı
Emeği, şefkati ve merhameti,
Emánete kıymet vermeyi.
Bilmiyorsan sevmeyi,


Fukarásın işte...
.

ferkul


13 temmuz2019
02.55

hikâye.



Pişmemiş aşa su katarcasına insan neyden eksikse, onu saklar içine, pelesenk gibi.
Neyden ibaretse de onu dolar diline, zehir gibi.


Güzel şeyler, güzel düşünmeklerden gelir. İyi şeyler de iyilikten . İnsan düşünceden ve histen ibarettir. Her anı ve her olayı iyilikle yontmadıktan sonra, dil de, düşünce de, yaşantı da anlamsız gelir. 

İyi düşün , iyi hisset, güzel yaşa. Yaşamının bir anlamı olsun.


Gerisi hikâye.


.

ferkul

16 temmuz 2019
02 .12

10 Temmuz 2019 Çarşamba

Eksildikçe




Dedim ki;

İçimde kötülük barındırmıyorum. Kin biriktirmiyorum kalbimde. Kimsenin arkasından konuşmuyorum, kimseyi ayıplamıyorum, yetişemediğim yanlışınızdan, veremediğim almalarınızdan Allah' a sığınıyorum. İntikamın anlamını bile bilmiyorum, hırsın ve hasetin kelimesi bile uzak bana, almadan veriyorum. Vermeyi seviyorum, kavga ve savaş yakışmaz bana, diye diye cevap da vermiyorum.

Susarak kendime konuşuyorum, ne ediyorsam kendime. Kimseye yok zararım.
Herkesi ve her şeyi seviyorum, hoşgörüm ve merhametim, bağışlayıcılığım sınırsız.
Diye diye, neden kendinizde gördüğünüzü bana seyrettiyorsunuz, niçin beni kırıyorsunuz?

Kırın beni.
Kırın beni!

Kırıldıkça, çoğalıyorum.
Eksildikçe, bütünleşiyorum.


.

ferkul

29 haziran2019
20.27

Sonrası?



Size güzel şeylerden söz etmek istiyorum. Denizin mavisinden, dalganın azminden, balığın cesaretinden, türkü söylerek uçan kuşun kanadının renginden, ışığı hiç sönmeyen, bacasından duman tüten evlerden, demet demet toplayıp balonları, çocuk gülüşleri serpmek gökyüzüne. 

Kırk yıl eskimeyen dostluklardan, kanı candan sevgilerden, almadan vermeyi, bağışlamayı ve hoşgörüyü, yaradana sığınmayı ilke edinmiş, huy edinmiş aydınlık insanlar var, demek istiyorum. Sokak başlarını saran ıhlamur ve reyhan kokularından, erguvanlardan, kırmızı gülllerden bir demet sunmak, avuç avuç serpmek kokusunu mutluluğun. Güzel söyleyen, güzel düşünür, güzel yaşar diyorum
.
Diyorum, diyorum, diyorum...

Söyleyemiyorum.


 Gün bitiyor. Dün geçiyor. 

Sonrası?

Hep karanlık...

.

ferkul

1 temmuz2019
14.00




Bazen hiç yazamayacakmış gibi oluyorum. Sanıyorum ki, kalemim ucundan kırıldı. Sonra bir kelime yazıyorum. Kelime cümleye, cümle bana benziyor. Yüzüm özüme, özüm sözüme dönüyor. Dökülüyor başımdan aşağı sular.

Hüzün, söyletiyor. İçimin derinliğinde bir ses, konuşuyor, haykırıyor, fısıldıyor, kimi zaman gülümseten bir türkü mırıldanıyor sevdaya dair.

Kuşun kanadındaki sevdaya bakmak için göğe bakıyorum, çırpınan kanatlar rengârenk, mavi bir deniz başımın üstünde, söylemiyor kimse o türküyü. Türküsüz sevsa olur mu? Ben de susuyorum. İsyana dönüşüyor suskunluğum, sessiz bir çığlık sanki saat başları.Her sükûnette su coşuyor, şelaleye benzer harfler ardında yüzüyorum. Yıkanıyor, arınıyor ruhum. Ferahlıyorum.

Sanki bir inşirah ferahlığı, sanki durmada saatler, dünya alem susuyor, ben konuşuyorum. Belki bu yüzden çocukluğumdan beri su sesini duyduğumda gözlerimi kapatıyorum. Çünkü ben gözlerimi kapatınca görebiliyorum. Sesimi kısınca konuşuyorum. Konuştukça kirleniyor, Sustukça, olana, olacağa ve olmamışlığa, yıkanıyorum.

Yazdıkça arınıyor ruhum...

Yazmanın iyileştirici bir etkisi var olduğuna inanıyorum.


Siz de inanın.


.

ferkul

4 temmuz 2019
13.50


aşk gibi.




Hâlâ nefes alıyorsan ve tutuyorsa elin ayağın. Diline dua, yüreğine sevgi konduruyorsa Rabbin. Kurutmuyorsan çiçekleri dalında. Kokuyorsa umut, buram buram fırından yeni çıkmış ekmek gibi, aşk gibi. 
 
Dokunabiliyorsan yüreğe, sevebiliyorsan ayrımsız, kin biriktirmiyorsan kalbinde. Gülümseyebiliyorsan sokaktaki çocuğa elma şekeri tadında.


Gülümse! 😊


.


ferkul

bakma öyle el gibi



Nereye gitsem gurbet
Ne yana baksam yabancı.

 
Öyle bir yol ki, çıkmaz sokak
Ne hansın ne de hancı.
.
ferkul