Bu Blogda Ara

28 Ocak 2011 Cuma

İTİRAf_name



İTİRAf_name

Yaşadığım kadar, yaşadım... Ne bir eksik, ne bir fazla... Hepiniz kadar güldüm, ağladım, uyudum, uyandım... Herkes kadar kendimi gecelerde buldum çoğu zaman... Herkes kadar gündüzü yaşadım, geceyi duydum... Sessiz geceler ne çok konuşturur adamı bilirim, ne çok susturur, ne çok şey söyletir kendine... Konuştuğun kadar yaşarsın, sustuğun kadar çoğalırsın...

Ve yıldızlarda saydım gözlerimi, bir kaydım, bir uzandım, azaldım, çoğaldım... Sabah güneşiyle uyandım güne, akşam grubuna karşı yazdım şiirlerimi, denizin dalgasına, mavisineydi övgüm, kendisine değil... Tan yeri ağarınca açan, geceyle birlikte kapanan papatyaları konuşturdum, sarı elbiseme övgüler döktüm, her gün önünden geçtiğim salkım söğüte anlattım derdimi, yalan da söyledim hatta kimi zaman dizelerimde... Siz sandınız ki öyle büyük aşklar yaşadım, öyle büyük ayrılıklar, öyle büyük acılar, mutluluklar, hepsi de benimle... Kim bilebilir benden başka?.. Kim görebilir ferkul'u benim kadar?...Ya hep konuştum, ya hep susturdum kalabalıkları, kabalıkları... Hiç içinde  olmadığım bir hayatı seyrettim dışarıdan; sizler gibi, film izler gibi... Dilediğim hiç bir şeyin gerçek olmadığını da anladım, istemediğin her şeyin dilediğinden fazla yaşanilabilirliğini de... Sevgiyi de gördüm, nefreti de....

Ta ciğerime kadar işleyen mutsuzluğu da yaşadım, küçük bir kar tanesinin avucuma konuşundaki çocuksu sevinci de... Acıyı da gördüm, hangisi iyidir dedim, mutsuzluk mu daha fazla kanatır insanın yüreğini acı mı?... Bilemedim... Ne kadar hüzün benden bir parça, desem de;  bir yanım  hep açmaya hazır bir gül goncasıydı hep... Açıldım, saçıldım, döküldüm salkım saçak, kapandım da zaman zaman.En dipte olmak nedir, karanlık nedir, nasıl aydınlığı unutur insan zamanla, onu da gördüm...  Bitti sanılan her şeyin yeni bir başlangıç olduğunu da... Işık her zaman vardır, ne kadar karanlık olsa da, aydınlanır insan... Ha ışıksız yaşamışsın, ha sevgisiz, demedim... Kendimi sevdim, direndim...

Tahlil ettim, sorguladım, ayrımsadım, ayrılmadım hiç yaşam denilen anlamsızlığın içinden, hep yanındaydım kendimin, hiç yalnız bırakmadım onu, kalabalıklarda bile... Sabaha kadar uyumayıp anasını yorgunluktan bitiren bir çocuğun sabah gülümseyişindeki unutuşu da yaşadım, bir gece önceki bitkinliğin dinişini de... Tükenişi de... Dursun artık zaman, saatler geçmesin: ölsem, dediğim zamanlar da oldu, hiç bitmemesini istediğim saatler de... Zaman dursun, ölsem, zaman dursun, kalsam hep böyle, yüzümde bir gülümseyiş, bitmesin bu an, dediğim de... Ölmek istemekle, hiç ölmemek arasında gidip gelen bir tuhaf şizofrenik davranış biçimiydi hep benim için yaşam denilen döngü... Kimin için değildir ki?...

Sizler kadar yorgunum, sizler kadar bitmiş... Gelgitlerim de sizden farklı değil... Sizlerden çok umudum yine de, hayal de kurabiliyorum her şeye rağmen... İnsan kırklı yaşları geçince hayal kuramaz artık, deseler de inancım tükenmedi... Bitmedi bekleyişim.. Hep beklersin ya,bir insanı, bir olmazı, bir hayali, bir amacı, belki bir sonsuz sevgi arayışını, son nefesini verinceye kadar hiç gelmese de, bekleyişler bitmeyecek asla, ve bitmemeli de...

Dönüp dolaşıp aynı kapıya geldiğim zamanlar da çok oldu, o kapıyı çalmadan geri dönüşüm de... Ama hep yazdım, okunsa da, okunmasa da, beğenseniz de beğenmeseniz de, kendimi de dile getirsem, sizi de döksem kağıtlara, klavyeye, günlüğe, çantamdaki yıpranmış not defterlerine... Gittiğim her yerde karalanmış bir kaç satır bıraktım hep ardımda... Küstüğüm de oldu kaleme, dostlara, dostsuzca yaşamaya...Yazmadan geçen yılları ve günleri yaşanmamış saysam da, en çok kendime küstüğümü fark ettim her dargınlıktan sonra af diledim kendimden, kalemimden... Ne ederse kendine, ediyor insan...
Kimse yapamaz senin kendine ettiğin kötülükten fazlasını, sen istemezsen...

Çoğaldım, azaldım, bittim, tükendim, yeniden doğdum, yıkıntılardan bir köşk yaptım kimi zaman,yeniden dirilttim içimdeki çocuğu... Kimi zaman da kendi ellerimle boğdum, bağırta bağırta... İnsanı yaşatan sevgi, kendine duyduğun saygıymış.Her şey tükense  tükenmemeli... Sevmediğin, sevilmediğin kadar çirkinleşiyorsun zamanla...
Sevmek ve sevilmekmiş insanı güzelleştiren, sevdiğini yaşatan.... Sevmeli...

Yaşadığım kadar, yanıldım, yanıldığım kadar yaşadım...

Bu ikilem hiç bitmeyecek, anladım...

Her şeyi gördüm, içim rahat....


ferkul
27 ocak2011
01:56

3 Ocak 2011 Pazartesi

SU BALESİ

 

Yaz mevsiminde izlemiştim. İzlenmeye değer!..
Sanki şarkıyı da su, söylüyor gibi...
 Bu soğukta içinizi ısıtıcak gibi, Değil mi?