Bu Blogda Ara

17 Kasım 2021 Çarşamba

Şimdi durgun bir su, yüreğim

 Sonrası meçhûl bir martı çığlığıydı.

Yakışıksız ve çirkin.

Gün batımı kızıllığında hapsoldu gülüşün. Bir rüzgar, bir dalga sesi, biraz köpük coşkunca. Süpürdü yılları.


Şimdi durgun bir su yüreğim. 

Çok köprüler yıktım sen silineli yadımdan. Sayısızca yitirdim gözlerinin rengini yıldızsız akşamlarda. Kayıp gitti, gözümden ve gönlümden düşen yaşlar misâli. Eskidin, taş duvarlar arasında ezik ve renksiz bir harebe gibi, yıprandı yüzüm.  


Şimdi, ara sıra geçip gidiyorsun önümden, ıssız yol kaldırımlarında savrulup giden bir son bahar yaprağıymışcasına, bîhaber olan bitenden...


Acısı içimde, ahı yüreğimde saklı, lime lime koparıp da ciğerimden, sökün eden öksürük gibi tükendi sandığım, Sen...  

Ne re de sin?


Yeniden nükseden bir hastalık gibi. Ateşleniyor başım, döngüsü taştan ağır. Zehmerî soğuklarıyla başedemez oldu parmak uçlarım.


Üşüdüm. ..


Sahi adını nereye koydum? Hangi gizli yol taşlarının arasında düşürdüm gözlerini?


Unuttum...


.........................................


ferkul 


6 Kasım 2021

13.16


Hüzün benim ikinci yüzüm

Sahi ya, 

Gökyüzü bu kadar, güzel miydi?


Bugünün gülümse nedeni.🙂

Hamd ve şükürle...


Teşekkürler İbrahim Nanecioğlu 

Teşekkürler nnchaber...

https://www.nnchaber.com/bucakli-hemsehrimizden-2-kitabi-icin-imza-toreni-7790613-haberi

İmza gününden




 Sizin 'ferkul'unuz, dün 'fatma erkul', idi. 

Gün yüzü görmemişliğini güneşe serdi, insan içine çıktı.🙂


Ne güzel bir imza günüydü. Valisinden, belediye başkanına, tanıdık tanımadık en az 100 kişi davet etmeme rağmen, çok az kişi geldi. Ama öyle güzel yüreklerle, bir avuç kişiyle, koca dünya olduk ki, akşam eve gidince "böylesi mutluluk anca bu kadar olur", dedirtti.


"Hüzün Benim İkinci Yüzüm''ü, hep birlikte, şiiri en dipten ve ciğerden okuyarak, yaşadık . Mutluluğu , sevinci tattık. En az 35 yıldır görmediğim Abdurrahman Taş öğretmenimle gururu ve onuru, Mehmet Ali Akçinar şairimle şiirinin o coşkulu kırmızı rengini, Seda Atalay , Suna Türkmen Güngör ve Fadime Bütün Atasay ile dostluğu vefâyı, yürek dostluğundan asla ödün vermeyen hepsi ayrı ayrı değerli öğretmen arkadaşlarımla ve okul müdürümüz İsmail Ulusoy ile, neş'eyi ve gururu, sevgili , candan velilerim ve öğrencilerimle paylaşmanın sevincini ortaya döktük, açıldık, saçıldık. Her birimiz bir 'yüz' oldu, 'hüzün'den ve 'Yüzüm'den şiirler okuyarak ayrı ayrı mutlu olduk.


Günü desteğiyle programlayan, katılımıyla ve şiir aşkıyla coşturan kardeşim Mukaddes Erkul 'a, mekânıyla , emeğiyle yanımda olan velîm Ayşe Doğana , benimle birlikte mutluluğu paylaşan herkese teşekkür ve minnetle...




Sen Gelsen...

 İnsan kendi yazdığı şiire de ağlar mı?

 Dokunur mu böylesine bam teline? 

 Böylesi sızlatır mı ta ciğerden kalbe müziğinden sesine, ezgisine, satır araları. Sızar mı acısı şiirin kulaktan yüreğe ? 

 Recep Gencay , Sitare Yıldızlı Şiirler , yorumuyla anca , mümkün... 

 Şiiri ayağa kaldıran adam...🙂 

Teşekkür ederim, Recep Gencay ... 






Sizin okumalarınız , ayrı bir onur, ayrı bir özel...

Şair ölümü , rüzgârın sükûtu, ağaçların haykırması gibidir ...

 " Sevgili

     En sevgili

            Ey sevgili...

  Uzatma, dünya sürgünümü benim..."


 Önümüz toprak, ardımız kalem, 

ne söylesek, ne yazsak, ne yapsak, ne yaşasak da, sonunda ölüm vardır.


SEZAİ KARAKOÇ...😢sürgününden kurtuldu.


 Bizim gurbetimiz, hangi batan güneş altında, hangi kırık dal üstünde, kim bilir?

Aynı dönem ve dünyada, onunla aynı zamanda nefes almış olmak da, bir onurdu.


Allah'tan rahmet diliyorum...😢