Bu Blogda Ara

17 Kasım 2021 Çarşamba

Şimdi durgun bir su, yüreğim

 Sonrası meçhûl bir martı çığlığıydı.

Yakışıksız ve çirkin.

Gün batımı kızıllığında hapsoldu gülüşün. Bir rüzgar, bir dalga sesi, biraz köpük coşkunca. Süpürdü yılları.


Şimdi durgun bir su yüreğim. 

Çok köprüler yıktım sen silineli yadımdan. Sayısızca yitirdim gözlerinin rengini yıldızsız akşamlarda. Kayıp gitti, gözümden ve gönlümden düşen yaşlar misâli. Eskidin, taş duvarlar arasında ezik ve renksiz bir harebe gibi, yıprandı yüzüm.  


Şimdi, ara sıra geçip gidiyorsun önümden, ıssız yol kaldırımlarında savrulup giden bir son bahar yaprağıymışcasına, bîhaber olan bitenden...


Acısı içimde, ahı yüreğimde saklı, lime lime koparıp da ciğerimden, sökün eden öksürük gibi tükendi sandığım, Sen...  

Ne re de sin?


Yeniden nükseden bir hastalık gibi. Ateşleniyor başım, döngüsü taştan ağır. Zehmerî soğuklarıyla başedemez oldu parmak uçlarım.


Üşüdüm. ..


Sahi adını nereye koydum? Hangi gizli yol taşlarının arasında düşürdüm gözlerini?


Unuttum...


.........................................


ferkul 


6 Kasım 2021

13.16


Hiç yorum yok: