Bu Blogda Ara

14 Eylül 2009 Pazartesi

BAKMAK VE GÖRMEK

DENİZ AŞKIM




Denize bakar, denizi görür, dalgayı yaşarım...
Biz ikimiz yani denizle ben, ben ve deniz; çok başkayız...
Bambaşka bir aşk bu aramızdaki, hiç bir aşka benzemeyen, tarafsız, yansız... Benzeriz, tek yumurta ikizleri, kardeşler gibi, birbirini asla unutmayan aşıklar gibi; kerem ile aslı gibi... Birlikte hisseder, birlikte güler, birlikte tökezleriz, arasıra düşünce birlikte kalkarız... Kıyıya her çarpışında dalgaları, yalnızlığını şikayet edermişcesine gelir yanıma, sevinirim... Küçük bir kedi yavrusunun hırçın ağlaması gibi, medet umar gibi; her seferinde sesini duymak, beni hissettiğini bilmek rahatlatır beni... Hiç sıkılmaz, usanmaz dert yanışımdan, sızlanışımdan, her zaman oradadır bilirim, hiç bir zaman reddetmez beni... Her seferinde kapısı açıktır, dinlemeye, dinlenmeye... Serzenişim onadır, şikayetim, dert yanışım, açılışım, çoğu zaman sığınışım... Güvenilir bir dosttur deniz, vefalıdır, bir başkasından duymam söylediklerimi... İyi bir sırdaştır; içine atar, derinliklerine gömülür bütün yaşamım... Her gittiğimde çıkartır önüme bir bir... Serer önüme, birlikte düşünür, birlikte konuşur, birlikte ağlarız gerekirse... Bir film izler gibi mavisinde saklıdır geçmişim, hayatım, yaşamışlıklarım... Sahneler gelir geçer önümden sessiz sinema gibi... Her sahnede bir dalga, her karesinde deniz kokusu, hasret, ayrılıklar ve ayrılamayışlar, yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar...




Denize bakarım; dalgalar gelir yanıbaşıma.... Çok sey söyler, çok konuşur, yıllar sonra bir araya gelmiş ama gözlerindeki ışığı kaybetmemiş dostlar gibi... Hani bilirsiniz, hiç konuşmadan çok şey anlatmak... Başka bir ilişki var aramızda sizin göremediğiniz; bizim yaşadığımız... Ne kadar yalnızsam, ne kadar çok unutmaya ihtiyacım varsa denizi getiririm gözümün önüne, sesini duyar gibi olurum, bir bakarım kendi kalabalığımla sarhoşum...
Bu sarhoşlukla çözülür dilim, açılır zihnim...

Olmazları oldurmak da daha kolaydır onunla konuşunca... Olmuşları kabulenmek daha kolaydır, daha bir umut saçar dalgaları; coşarım, heyecanlanırım, çiçek açar hayallerim onunla; sil baştan yeniden başlarım... Cesaret verir, umut saçar, muştulanırım... Her seferinde yıkılsam da, her gidişimde toplayamadıysam da dağılmışlığımı, kıyısında dirilirim, yenilenirim, toparlar bütün parçaları... Başka bir sevda var aramızda... Sizin gördüğünüz, hissettiğiniz ama hiç yaşayamayacağınız... Böylesi bir dostluk benim deniz aşkım... Siz deniz görürsünüz, mavisini duyarsınız, içinde serin bir yaz havası hissedersiniz, mutlu olursunuz... Ben daha görmeden kokusunu duyar, gözlerimi kapatırım; bahar kokusu duyar gibi, yaz sıcağında elini hissederim alnımda, denizin eli siler bütün baş ağrımı, dokundukça geçer sancılarım... Özlemle kucaklaşmaya hazırlanır gibi... ' İşte yine ben geldim der gibi, geldim ve seni dinliyorum ve
hiç gitmeyeceğim yanından asla,' der gibi; ama gideceğini bilirsin... Kapatır gözlerimi sesini dinlerim... Kapatır gözlerimi, bir dahaki görüşmeye kadar saklarım içimde mavisini...




Hiç konuşabilir misiniz denizle?.. Bilir misiniz neler söyler neler anlatır kıyıya çarpan köpüğüyle; geçmişi, geleceği, yanlışı ve doğruyu, gerceği ve hayali birbirine katarak?... Ya kıskanmayı? Deniz kenarında yaşadıkları halde, her gün önünden geçtikleri, o dost sesini duydukları halde kulakları ve gözleri kapalı yaşayanları kıskanmayı... Bazan de düşünürüm en büyük aşklar, dostluklar ayrıklarla başlar, ayrılıkla bilinir sevginin değeri, yokluğunda anlaşılır sevgilinin kıymeti... Benim deniz aşkım da onun dalgaları gibi, hırçın, onun sesi gibi kavgalı, kıskanç ve onun kadar yalnız, hasret yüklü belki de... Belki de uzak olmakta bu aşkın mahareti, büyüklüğü, başkalığı... Hangi aşklar birlikteyken yaşayabilmiş, canlı kalabilmiş ki?... Özlemek de sevdadandır, değil mi?..

Ve; giderim yanıbaşından, usulca kalkar; giderim... Her seferinde vedalaşır gibi, her adımımda uzaklaştıkça içime, bir dosttan ayrılışın hüznü gibi bir duygu çöker...Yerleşir... Arkamı döner, gözlerimi kapatır dinlerim kendimi... Bu kez benim bakışlarım mızırdanıp uzaklaşıken arkasına bakan kedi yavrusuna döner... Bilirim beni saklamıştır içine, yeniden , silbaştan, birikince, çoğalınca gelsin diye, dağılınca toparlarım diye, ben varım ve her zaman var olacağım diye, susarak anlatsın diye, yeniden başlasın benimle diye, beni bekler yeniden gelecek diye...
Bilir ki gelirim...
Sahiden gelirim, kürkçü dükkanı misali...
Bilir ki dönüşüm yine onadır, sevdam, tükenişim, dirilişim, ondandır..




Başka bir şey bu; bizim sevdamız... Bir başka benim deniz aşkım...


ferkul
23 ağustos2009
03.28

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Her kez kendi denizini koyup okumalı bu yazıyı.Bakmak fazla bir anlam ifade etmiyor.Ayrıntıyı göremeyince.Senin herşeyin o ise,onun herşeyide sen olmalısın...
Çok güzel bir yazı olmuş...
Ellerine, yüregine sağlık.
Abisi