Bu Blogda Ara

27 Temmuz 2010 Salı

KUYUDAKİ KADIN


      

Git Gidebildiğin Yere,
Deniz Aynı Deniz,
Su Aynı Su,
Bulanık... !







Nereye gitsen kendini de götürüyorsun aslında... Dağ aynı dağ, deniz aynı deniz, dalga desen dalga değil!.. Sen desen, SEN_in değil!... Her şey yerli yerinde, sen aynı sen, bütün renkler siyah!.. Ne kadar yaklaşsan uzak bütün yakınlar, gökyüzü senin değil!... Gitsen gitsen her yerde Sen!...
Ne kendinden kaçabilirsin, ne biriktirebildiklerinden...

Deniz olsan, dalgan yetmez kıyıya vurmaya... Dalga olsan gücün yetmez kıyıda kalmaya!.. Gelir arkandan senden büyük bir tanesi, sürükler, alır götürür yine geri...

Taş olsan taşlığından utanırsın, fırlatıp atamazsın kendini kıyıya, gömülemezsin bir kum tepeciğine, saklanamazsın, saklayamazsın kendini...






Alsan götürsen seni, bir bilinmez dünyaya katsan aşını, tuz olmazsın içinde, dağ başlarında akan su olamazsın bir damlacık bile nehre karışabilen, gitsen gitsen tat olmaz aşında...
Nereye gitsen, seni götürürsün, kaçamazsın kendinden...

Seni sen kılan, senden başkası değil aslında... Kim bu götürdüğün yanında? Ne sana benziyor,  ne senden başkasına, bir başka ben taşıyorsun yüreğinin her atışında... Biriktirdiğin ve taşıdığın yük senden başkası değil... Nerede başlayıp nerede biteceğini bilmediğin bir hayat yaşadığın...




Düşün ki sıyrıldın içindeki ve dışındaki bütün kalabalıklardan, yürüyorsun, yön belli değil, sokak belli değil, yürüdüğün yol, belirsiz...  Belirsizlik deryasında yüzüyorsun; yaşarken, ölüyorsun... İstediğin böyle bir şey miydi, böyle bir şey mi sevgide aradığın, kendini sevmek dediğin böyle bir şey mi, yol boyu yanında yürüdüğün yalnızlık sana mı benziyor, yürüdükçe bulacağını düşündüğün şey hep bir başkası, değil mi?...
Başkalarında yitip, kendinde tükeniyorsun hep... Nereye gitsen kendini de götürüyorsun aslında...





Git gidebildiğin yere, çılgına çevireyim desen de ruhunu, dingin bir ruh değil seninki!... Dinginlik de senden değil ki...!
Sana yakışmaz düz yolda koşmak, sana yakışmaz sokak arası yalnızlığı!... Hiç yakışmadı ki mutluluk, hiç yakıştıramadın ki sana bir güvercin kanadında uçmanın sevincini, hiç bulamadın ki kendini gittiğin bütün yollarda!...
Deniz nereye gitsen aynı deniz, su aynı su, içindeki senden başkası değil!..

Git Gidebildiğin Yere,
Deniz Aynı Deniz,
Su Aynı Su,
Bulanık... !

Götür götürebildiğin yere kadar, bu yürek senin değil!...






ferkul

10temmuz2010

13.42

3 yorum:

Gökkuşağının Rengi dedi ki...

bence nereye gidersen git deniz aynı deniz, su aynı su olmuyoryaaa.bence bir yerin denizini deniz yapan o yerin kültürel ,tarihsel geçmişi,tabi bu benim fikrim.yüreğine sağlık:))

Ömer Çendeoğlu dedi ki...

Kanmamalıydım.

Duran, onlardı aslında, giden de bendim.
Ve hep ileri gidiyorduk. Hep 'o' yana...

Ne olurdu geri aksaydı yollar. Saatler geri işleseydi.
İnsanlar yarından bugüne, bugünden düne yaşasaydılar.

Ölüme doğru değil. Doğum'a!..
Doğuşa!.. Yok oluşa değil, Var oluşa!.. Gidebilseydiler.

Güneş doğudan batsaydı.
Telveden köpüğe içilseydi kahve.
Kirazlar önce meyve, sonra çiçek verseydi...

Kuşlar yumurta, kelebekler kurt, tüm ipekler dut yaprağı olsaydı. İnsanlar önce düşman, sonra dost olsaydılar birbirlerine.

Önce öfke, sonra sevgi olsaydı.
Bıkkınlıktan, umut doğsaydı.

Ben de ben olsaydım. Ben kalsaydım. Sen de sen olsaydın. Sen kalsaydın.

"Kuyudaki Adam".

Adsız dedi ki...

sayın ferkul arkadaşım ,bugüzel yoruumlarını okuyorum,keyıfle,sevkle,buyuk bır mutlulukla,agzına ,gönlune saglık,sankı bızım yaşadıklarımızı kaleme alıyorsun,her yazınızı okudukça keyıf alıyorum,allah senı ,yanımızdan,gönlumuzden,yuregımızden,senın sevgını eksık etmesın,senınle gurur duyuyorum,en derın saygılarımla.