YALNIZLIK; GÜZELDİR
Ve; aslında bir parça yalnızlıktı hayat boyu sırtında taşıdığın... Yük
dersin, ağır dersin, taşınmaz dersin, yükledikçe yüklenirsin, sızlanırsın gece
gündüz... En ağır hastalıktır yalnızlık,
ağrılı... Diz boyundan başlar boğazından taşar, nefes alamazsın. Bazen
kimsesizliğin çarpar yüzüne soğuk su gibi, donarsın, üşür ellerin, üşür parmak
uçların, üşür yüreğin, donakalır gözbebeğin...
Beklersin,sanırsın ki umut dediğin hep vardır; yalnızlıkla
beslenir...
Hep bir başka yalnızlıkla çoğalacak bir başka umut
yeşertirsin bahçende... Başka başka renkler silebilir mi tek bir hamle ile
senin siyah beyaz yalnızlığını; düşünemezsin...
Beklemek her ömrü
tüketen bir başka illet aslında, bilemezsin... Halbuki her gelen kendi
yalnızlığıyla gelir, yerleşir hayatının içine, sen kendi yalnızlığınla baş
edememişken bir başkasının yalnızlığını nasıl yüklersin ki zaten zayıf omzuna?..
Çöke kalırsın işte olduğun yerde, yüreğine ulaşır en son, bu yalnızlık benden,
bensiz olmaz, diyemezsin... İnkar edersin... Ağır gelir, taşıyamazsın çoğu zaman, çok gelir.
Hep fazladır, fazladandır, hep
başkasından gelendir her günü bir ertesi sabaha taşıyandır yalnızlığın...
Suçlarsın, suçlayarak yalnızlığı, suçlayarak kendini, geçer
gider yıllar, geçer gider su gibi...
Halbuki her parçası masumdu sen yaşadıkça nefes aldıkça var
olan; bitmeyen, tükenmeyen senden bir parça, Sen_di.... Her parçasında bir parça sevgi kırıntısı taşınmıştı
içine... Karanlığa, geceye, yıldızlara, aya ve sessiz çığlıklara hapsolmuştu...
Her sessiz çığlık, her susuş bir parça
yalnızlığı çağrıştırır... Bir parça da sevgiyi... Biriktirip biriktirip
içinde çoğalttığın ne kindi, ne nefret, ne de umutsuzluk; yaşatıldığın ve
yaşatılan her mutsuzluğun, her damla göz yaşının sebebi yalnızlık, sevgisizliktir
aslında... En çok kendini sever
insan hayatta, bir başka yüzde kendini görmektir sevgi, sadece aynadır, kendini
görürsün, yaşamazsın... Sevgi de çok
yalnızlık çağrıştırır çünkü... Aşk da... Her ikisi ayrılmaz birer kardeş
gibidir... Her bir yalnızlık bir
başkasını doğuran içsel yalnızlıkların duyguya dönüşümüdür, bilebilsen...
Ve aslında çıplak
yalnızlık kalabalıklarda yaşanan kimsesizlikten daha ağır değilmiş, dersin,
büyürsün... İçindeki çocuk da büyür
yalnızlığın büyüdükçe... .Daha bir kendine sahiplenirsin, daha bir seversin
kendini, insanı, yaşamayı.... Daha bir varsın, daha bir nefes aldıkça çoğalır
gülümsemelerin, yalnızlığınla kalabalıklaşırsın... Daha bir senden bir parça
taşıyarak çoğaltırsın yalnızlıkla bir kaderi. Halbuki bugün, dünden çok da
farklı değildir aslında... Değişen de sensin, değiştiren de, değiştiremeyen de,
kalan da sen olursun giden de... Çıplak
yalnızlıkların kaderi aslında daha çok kendini bulmaktır şehirlerin tam
ortasında, belki de uçsuz bucaksız rengarenk Mardin ovasının tam orta yerinde,
gülümsemek...
İşte bu; senin
yalnızlığın...
Her çıplak yalnızlık kader değildir, kader olan tek şey senin doğumun, yaşayışın ve ölümün.
Ve aslında yalnızlık
güzeldir, bir başkasının yalnızlığından kalan kırıntılarla yetinemezsin,çoğalamazsın,
çoğaltamazsın, sen sendeki yalnızlığı sevmedikçe kendin olamazsın.... Ve
sevemezsin kimseyi.... Her bir saniyesinde solup giden bir gül gibi solduğun,
eriyen bir buz gibi eksildiğin, her sevgide yanıldığın, her günde geceye hasret
çektiğin, her anında hayal kırıklığı ve umutsuzluğu yaşadığın, zaman zaman
gülümsediğin, zaman zaman renklere boğan,
küçük sevinçlerle göz kırpan ve bir anda bütün renkleri senden alan şu hayatın içinde tek güzel olan şey ;
yalnızlığın...
Yalnızsan, ve farkındaysan senden gelenin, en güzel
sensin...
Yalnızlık güzeldir...
Yalnızlığını sevebilenlerden olmak ümidiyle..
ferkul
23.20
28 şubat 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder