Bu Blogda Ara

5 Temmuz 2011 Salı

YAZ(G)I




Yağmurlarım var sulu sepken, sağnaklarım var sele karışmış, çamurlu, puslu, sisli sokaklarım... Sen Yürümeyi bilmezsin bu sokaklarda: taşa dolanır ayakların, karanlığa karışır yüzün, dolaşamazsın.... Şaşarsın, Düşersin, Yorulursun...
Sen benim yağmurumda ıslanamazsın.

Kış nedir görmemiş yüzün, ıslak kaldırımlarda yürümemişsin, zemheri soğuğu değmemiş bile yüreğine... Bir akşam gurubuna karşı durup düşünmemişsin.Gözlerin dalıp gitmemiş, gidip de dönmeyene, uzak gurbetlere sürülmemiş sevdaların... Sen gurbet nedir de bilmezsin. Gurbet dediğin bazen ciğerinden sökün eder adamı... Bazen en yakının gurbettir, yanındaki gurbetindir, bilmezsin.... Kalabalıklar, kabalıklar içinde kulaklarını sağır eden sessizliği duymamışsın... Küfredilmemiş hiç ana avrat, düz gidilmemiş gelmişine, geçmişine... Çarpar adamı buz gibi benim akşamüstü yalnızlığım, üşürsün...
Sen Benim Kışımda Yaz, Olamazsın

Kar yağar her mevsimimde. Bulutlu, bulanık her güneşim... Lapa lapa ,öbek öbek karlar geçer başımın üstünden... Her birinde bin keder düşer, düşer toprağıma.... Benim topraklarım ıslak, benim mevsimlerim hep aynı, döner dolaşır bulur beni yine yalnızlığım...
Sen benim kışımda yaz, olamazsın. Sen baharda kışı yaşamayazsın.

Yağmur Yağar, Karlar Düşer, Üşür Ellerin... Sen Üşümeye Dayanamazsın... Zordur yaz günü çöl sıcağında titremesi ellerin. Zordur kalabalıklarda tek başına kalıvermek, çöl ortasında ıssız... Zor gelir sana yalnızlığı anlatmak... Zordur yalnızlığı da sevebilmek, senden, kendinden görmek... Zordur mevsimsiz yaşamak, dört mevsim içinde sabahsız kalmak, gecelere sığınmak zordur;  sen uykusuzluğa dayanamazsın... Sen benim gündüzüme gece, olamazsın... Ne kadar ısıtsa da sevgim yüreğini, ne kadar konuşsa da dizelerim, ne kadar yazsam da sevdamızı, sen benim cümlemde nokta olamazsın.

Gitmeler ve gelmelerle, gülmekle ağlamak arasında, düş görmekle ,düşsüzlükle, düşmekle, kalkmakla, yaşamakla, ölmekle, kendini aramakla geçer ömrüm.Sen kadere de inanmazsın... Dost desen, sen benim dostum olamazsın, sır tutmayı da bilmezsin sen... En büyük sırrım yalnızlığımdır benim.En  yakın dostum yalnızlığım... Sen dağ başları yalnızlığını yaşayamazsın.... Bilemezsin yükseklerden uçmayı... Korkarsın düşünde görsen, ürperirsin, kaçarsın... Her düşen kar tanesi yüreğinden dökülür, saçılır toprağa... Ne bilirsin sen sır tutmayı, dert yanmayı, söylenmeyi... Sen hiç kendi kendine konuşmamışsın...
Her damla gözyaşımda, her yağan kar tanesinde, her güneşin doğuşunda, sen benim kederimi paylaşamazsın.

Sen, bir dala konmuş küçük serçe, ben bir damlayım sele karışmış... Yağmurlarla  çoğalan, acıyla dirilen... Benim bütün dünyaya karşı tek başına direnen... Sen dik durmak nedir bilemezsin, esen rüzgara karşı bağrı açık, direnemezsin... Saklanırsın, saklarsın, Düşersin, yorulursun...


Gökyüzü anlar, bulutlar anlar, mevsimler içinde her baharda çiçek açan ağaçlar anlar , kuşlar, böcekler, dağlar, denizler ,dalgalar anlar, kıyıda martılar, topraktaki köstebek anlar, Sen Beni Anlayamazsın..

Benim Yağmurumda Islanamazsın.

Sen Benim Kışımda Yaz, Olamazsın....

Sen Benim Sevdama Yar, Olamazsın...


ferkul

29 haziran 2011
00.37

1 yorum:

Ömer Çendeoğlu dedi ki...

"Yorulursun, düşersin, şaşarsın... Dolaşamazsın, karanlığa karışır yüzün, taşa dolanır ayakların: sen yürümeyi bilmezsin bu sokaklarda. Sisli, puslu, çamurlu... Sağanaklarım var sele karışmış; yağmurlarım, sulu sepken...
Sen, benim yağmurumda ıslanamazsın!"


Önceki gün, bu sözleri okurken yağmur vardı İstanbul'da. Okur okumza bu "şiirimsi" sözleri, bahçeye çıktım... I(U)slanmak için. I(u)slandım! "Zemheri soğuğu"na da hazırlanmalıyım!

Kaleminize sağlık...
"Uçurumun eşiğindeki ünlem, yankılarını da getirdi. Duyulan, bazen dinlenir. Boşlukta bir ruh inşa edilebilseydi: davranırdım, davranacaktım. Katılıp kaldım...
Her ünlem uzağa kilitlenir."

-"yanlış mesel", kandil, enis batur-