Bu Blogda Ara

27 Mayıs 2021 Perşembe

Görmemek, Duymamak, İşitmemek

 


Bazen hiç bir şeyin farkında olmamak istiyorum. Dönen dolapların, ortalıkta kol gezinen zulmün ve hastalığın, geçip giderken eskiten ve yıpratan günlerin, gecelerin. 
 
Farkındalık, yoruyor insanı.
 
Görmemek, duymamak, işitmemek, mümkün mü?
 
Öylece, boş ve ifadesiz seyretmek hayatı. Gözüne baka baka, önce yüreğine dokunup , sonra eze eze, bile bile acımasızca sevgileri katledenleri. Savaşları, barışları, yalandan gülümsemeleri, üzerine siyah bir perdeyi çeker gibi, kapatmak yüreğini.
 
Bazen de sahiden görmüyorsun. Farkında olmadan, bilmeden ve hissetmeden dönüp dönüp aynı hataları yaparak yine aynı acıya, yine aynı çirkine meyletmek, aptallık da olsa, yaşıyorsun. 
 
" Sen ne edersen kendine, ediyorsun!"
 
Bu umarsızlık da, böylesi çocukça saflık da, yoruyor, yıpratıp tüketiyor insanı.
 Sonra, gelsin "tükenmişlik sendromu". 
 
Farkında veya değil, hayat bir şekilde hep yorulmaktan ve yoğrulmaktan ibaret. Şaşırıyorsun. Şaşırmayı da nefes almaktan sanıyorsun ya, ne kendini, ne etrafındakileri, çözemiyorsun.
Sonra pes ediyorsun. Çözümlemek, farkındalık veya değil, hepsi boş kuyuya atılan taş.
Taşlar çoğaldıkça, toprak azalıyor. Dahası, çiçeksiz, kokusuz bir boşluk. Ki, çekilir gibi değil.
 
Düzeltmek veya onarmak elde değilse, salıvermek akışına. Olduğu gibiyi kabul etmek, yanlışıyla doğrusuyla, daha kolayı galiba.
 
 
Sevgiyi ve merhâmeti yapılandırmak, insanın içine ve yüreğine şefkâti kondurmak,
Anlamsızı anlamlandırmak, senin işin değil, biliyorsun.
 
Öylece, bakıyorsun...
 
 
Ve anlıyorsun ki hayat, yanılgılardan ve yanlışlardan ibaret,.
Uyanıyorsun.
 
 
*
 
(Bunca şeyden sonra, uyanmak da, iyi gelir mi?
Bilmiyorsun.)
 
................................................
 
ferkul
 
15 Mayıs 2021
23.00

Hiç yorum yok: