Bu Blogda Ara

8 Mart 2008 Cumartesi

KADINIM


Kadınım,

Yüreğim ipekten yumuşak, pamuk kadar beyaz, çiçek
kadar saf ve temiz…Ne sandığınız kadar masumum,
ne de düşünemediğiniz kadar güçlü…Yakama

yapışınca kederler,olumsuzluklar geldikçe peşim
sıra, daha bir bileyilenir sadece, yaşama tutunma
umudum. Sizler gibi değilim, bencilliği nefessizlik
bilirim… Kaçmasını , saklanmasını, yok_ muş çasına
yaşamasını ben, bilirim… Saklanmak yok olmaktır,
kendini hiçe saymaktır, umursamamam…Benden
başka çok ben vardır çünkü, içimde yaşattığım…
Yıllar geçer, yaşlanırım, çoğalır yüzümde çocuklarım,
dostlarım, akrabalıklarım, kırgınlıklarım,
yaşamamışlıklarım…Büyüdükçe küçülür,
ufalırım…Küçüldükçe yüreğim büyür, göremezsiniz…
Sizin gördüğünüz yerde değil gözlerim, benim gibi

bakamazsınız… Yalnızlığım büyüdükçe ben,
çoğalırım...


Kadınım,


Yağmur yağar, oluklardan akar sular… Damla damla
iner gökyüzünden sokağa…Islanırım…İçeride ıslanırım…
Siz bilemezsiniz nasıldır yağmurun ıslağı, nasıl işler içine
gökgürültüsü sağnak halinde düşüncelerin? Her fırtınada
korkar, her yağmurda ıslanırım.. Ellerimi açarım gökyüzüne,
kar taneleri kucaklar parmaklarımı , sarılırım, bir dosta

hasret kalmışcasına…Direnirim…Her düşen kar tanesinde
muştlanırım…Herkes kadar sevinir, hepinizden çok,
üzülürüm.. Birden nasıl bir titreme düşer gözbebeklerime,
görmezsiniz… Üşürüm, çok üşürüm...




Kadınım,

Yaz güneşi kavururken ortalığı sizin başınıza güneş geçer,
hastalanır, usanırsınız güneşten.....Üşümekten
yorgun düşmüş yüzümü uzatırım güneşe, veririm kendimi
İnadına ısınırım, sıcağa dayanabilir yalnızlığım…
Gök yüzüne bakarım , kocaman kuşlar haber getirir
umutlarımdan, el sallar, gülerim… Yıldızlar geçer
geceden, usulca kayar birisi beni umursamadan,
yalvarırırım, bir tanesi görsün diye yalnızlığımı…
Seslenirim… Ne zaman ki yaz biter, sonbahar
yaprakları düşer ortalığa kıyamet gibi… Terlerim…
Bir hüzün konar göçer kuşlar gibi, çöreklenir başıma,
düşünür, düşünür…

Üzülürüm...


Kadınım,



An gelir, söylenirim, deli gibi… Konuşurum,

konuşurum… Konuştukça susturduğumu sanırım
içimdeki kalabalığı… Sorunlar değildir beni konuşturan,
kalbinizde kaybolmuş şefkati uyandırmak, sevgisizliği
parçalamaktır amacım, yalnızlığımın kanayışı gibi kan
damlar sözlerimden, hepsi kırmızı akar kanımın ,sizin gibi…
Görmezsiniz, kangren olur yalnızlığım….Durduramazsınız…
Anlamazsınız ben konuştukça….Haykırırırım, duymazsınız…
Düşünürüm…...

Kadınım,

Kırıldı mı onurum, çirkinleşirim…Çirkin bir kadın
bakamaz aynalara…Yüceltmek için beni, el açıp
da dilenemem…Saklanırım...Kendimden kaçışımdır,
yine kendime, saklanışım… Boyumdan büyüktür
sevdam , kendime yakalanışım… Siz görüp de
bulamazsınız beni ….Duymasanız da varım…
Görmeseniz de buradayım … Boşuna arayışınız…

Kadınım,

Yaşamaktan saydığım, bildiğim her şey dizelenir ,
önüme kurşunlar gibi .İlk okul öğrencileri gibi
sıra sıra, ard arda, tekdüze… Her biri ağırdır,
kaldıramam sanırım …Çığlığa dönüştürür kederlerimi
umarsızlığınız… Yine de, yıkılmam.Tek parmağım yeter
kaldırmaya düşlerimi… Doğurganım, bilirsiniz, biri
kurudukça öteki tazelenir, fidanlar gibi yeşerir içimde
hayallerim…
Çoğalırım…

Kadınım,

Herkes kadar insanım, hepinizden çok ağlarım …
Toprağı sular, yeşertir gözyaşlarım..Göremezsiniz….
Yine de haykırın, dağlardan, tepelerden, yankılanır
gelir bana fısıltınız, duyarım sesinizi …Görürüm
yalnızlığınızı, bir dal verin , ağaç olurum…Yüzünüzde
göz olurum…Sakınırım bir dakikamı bile ben, den.
Saatlerim, günlerim, titizliğim, hassasiyetim hep size’ dir…
Unuturum kendimi….Siz, olurum…
Kıymet bilmezsiniz ..
Üzülürüm….

Kadınım,

kimseye
benzemez
yoksulluğum........



ferkul



14Haziran 2007

Hiç yorum yok: