KİTAPLAŞ/AMA/MA SERÜVENİ
Kendimi bildim bileli yazıyorum. Yazarken kitaplaşmayı hiç
düşünmemiştim. Bloglarla tanıştıktan sonra yazma serüvenim gittikçe azalmayarak
çoğaldı. Bilgisayarımdaki bir sorun
nedeniyle yazdıklarım silinince gerek şiir olsun, gerek şiirimsi
denemelerimi kitaplaştırmaya karar verdim.
Zavallı yazılarım! Zavallı emeklerim! Kitap olmak yazmaktan
daha zormuş.
En az üç yıldır hemen her dönem, her yıl, bazen yılda iki
defa hiç pes etmeden, hayal kırıklığına
uğrasam da yine, yeniden bir daha, bir daha, belli başlı yayınevlerine, bazen
de adı az duyulmuş yayınevlerine yazılarımı ve şiirlerimi dosyalarak, gönderdim. Bu işin
sisteminin ‘’iyi yazan’’ dan yana olduğunu sanmışım başlangıçta. Yazılarıma güveniyorum.
Okunacağına, okunduğuna internet ve facebook üzerinden aldığım geri dönüşlerden
yola çıkarak yürekten, inanıyorum.
Ünlü ve isim yapmış
yayınevleri incelemeye bile gerek görmeden reddettiler her seferinde.
Kimisi
gönderdiğim maile cevap yazmaya bile tenezzül etmedi.
İsim yapmış yayınevleri, ünlü yazarların bile kitaplarının
satmadığı, kar edilemeyen bir dönemde adı sanı duyulmamış (internette ve
bloglarda isim olmuş olsa bile) iyi yazsa dahi, bilinmeyen bir yazara şans
vererek zarar etmek istemiyor.
Kimisi kibarca :’’ Editör değerlendirmeleri ve yayın kurulu
toplantılarımız neticesinde çalışmanızı yayın programımıza dahil edemedik. Bu
neticenin sizde olumsuz bir intiba uyandırmamasını ve çalışmalarınızı tekrar
bizlerle paylaşmanızı dileriz.’’ Diyor, bir de üzülmemem temennisinde
bulunmaları yok mu? J)
Kimisi de açıkça ve dobraca yayınlamayacaklarını bildiriyor.
Bu tarz yayınevlerine gerekçe sorduğum zaman cevap almak da imkansız. Noktayı
koyduktan sonra bir cümle daha kuramama kararları var galiba. J
Ne kadar ısrarla dosyanı göndersen de, kesinlikle basmaktan
yana değiller. Onlar daha ünlü, isim yapmış, hatta yazarlıkla hiç alakası
olmayan sırf adı var diye sanatçıların bile kitaplarını basanlar. Bizler gibi
ilk kitap ve ilk emekleri olanlar için verilecek şansları da, alacakları
riskleri de yok.
Kitaplaşma dönemimde tanıştığım benim gibi ilk kitabını
bastıran yazarlar milyarlar vererek bastırdıklarını, yine de geri dönüş
alamadıklarını, kimi zaman 1000 kitap diye anlaşılıp sadece 250sini basıp, dağıtım
bile yapılmadığını söyleyip kandırıldıklarını anlattılar.
Bazıları da hiçbir hak iddia etmeden kitaplarını
verdiklerini, ilk baskıdan sonrası için ücret talep ettiklerini ama yayınevinin
ikinci, üçüncü kitabını bastığı halde hala hiçbir ücret ödemediğini esefle,
anlattılar.
Az isim yapmış, kar amacı güden bir çok yayınevi de hemen
döndü. İnanır mısınız 14.000TListeyen oldu. Rakamı görünce inanamadım. Hatta
gidip matematik öğretmeni arkadaşıma okuttum, ben mi yanlış anlıyorum, yanlış
mı görüyorum diyerekJ…Tabii
daha insaflıları da var. Ama en azı 2300 den başlıyor. Bu tarz yayınevlerinin
de amacı zarar etmemek. Hatta ver parayı, basalım diyerek kar etmek.
Parayı ver, istersen gazete kağıdına karalanmış birkaç devrik
cümle kur, kitap olsun!
Bir tanesi de cevap olarak dergilerde yayımlanmış olması
şartını koydu. Benim de yazılarım birkaç dergide yayımlandı. Şu anda Hayal Bilgisi isimli seçkin bir dergide
yazıyorum birkaç aydır. Gayet de güzel, yer almakla onur duyduğum bir dergi. Ama
bu da yetmedi. Yok daha ünlü, yaygın
isimli dergiler olmalıymış. Bu dergilerde yazılarını çıkarttıkları yazarları
yarışmalara katarak yarışma sonucuna göre kitaplarını basıyorlar.
Böylece serüvenim başka yöne kaydı. Dergilere yazı ve şiir
göndermeye yoğunlaştım.
Gönderdim göndermesine de, dergicilik yayınevinden daha
torpilli. Dikkat ettiyseniz aylık dergiler değişiyor, ama her derginin
yazanları aynı kişiler.
Ya da siyasi görüşe göre yazar seçiyorlar. Bunu da
anlamıyorum. Yazının ve şiirin duygunun siyaseti içinde yoksa hiç olmamalı. Dergi de yayınevi de siyaset
yerine kitabın içeriğine bakmalı, diye şaşkınım.
Hani derler ya, adamın yoksa Türkiye’de yoksun. Dergide de
yoksun. J
Bu zihniyeti anlamıyorum. Yayınevlerinin ilk kitabı olacak
yazara şans vermemesi, basmakta bu kadar korkak davranmasını anlamıyorum.
Serüvenim süresince çok şey öğrendim. Daha da öğreneceğim
çok şey var bu gidişle. Ama asla pes etmeyeceğim. Her yıl yine, yeniden göndermeye devam emeklerimi J.
Yazık oldu benim çocuklarıma, yazık oldu yazılarıma!...
.
ferkul
10haziran2016
03:00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder