Bu Blogda Ara

10 Haziran 2016 Cuma

duygu pazarlığı



KİTAPLAŞ/AMA/MA SERÜVENİ

Kendimi bildim bileli yazıyorum. Yazarken kitaplaşmayı hiç düşünmemiştim. Bloglarla tanıştıktan sonra yazma serüvenim gittikçe azalmayarak çoğaldı. Bilgisayarımdaki bir sorun  nedeniyle yazdıklarım silinince gerek şiir olsun, gerek şiirimsi denemelerimi kitaplaştırmaya karar verdim.

Zavallı yazılarım! Zavallı emeklerim! Kitap olmak yazmaktan daha zormuş.

En az üç yıldır hemen her dönem, her yıl, bazen yılda iki defa  hiç pes etmeden, hayal kırıklığına uğrasam da yine, yeniden bir daha, bir daha, belli başlı yayınevlerine, bazen de adı az duyulmuş yayınevlerine yazılarımı  ve şiirlerimi dosyalarak, gönderdim. Bu işin sisteminin ‘’iyi yazan’’ dan yana olduğunu sanmışım başlangıçta. Yazılarıma güveniyorum. Okunacağına, okunduğuna internet ve facebook üzerinden aldığım geri dönüşlerden yola çıkarak yürekten, inanıyorum.

Ünlü  ve isim yapmış yayınevleri incelemeye bile gerek görmeden reddettiler her seferinde. 
Kimisi gönderdiğim maile cevap yazmaya bile tenezzül etmedi.
İsim yapmış yayınevleri, ünlü yazarların bile kitaplarının satmadığı, kar edilemeyen bir dönemde adı sanı duyulmamış (internette ve bloglarda isim olmuş olsa bile) iyi yazsa dahi, bilinmeyen bir yazara şans vererek zarar etmek istemiyor.

Kimisi kibarca :’’ Editör değerlendirmeleri ve yayın kurulu toplantılarımız neticesinde çalışmanızı yayın programımıza dahil edemedik. Bu neticenin sizde olumsuz bir intiba uyandırmamasını ve çalışmalarınızı tekrar bizlerle paylaşmanızı dileriz.’’ Diyor, bir de üzülmemem temennisinde bulunmaları yok mu?  J)

Kimisi de açıkça ve dobraca yayınlamayacaklarını bildiriyor. Bu tarz yayınevlerine gerekçe sorduğum zaman cevap almak da imkansız. Noktayı koyduktan sonra bir cümle daha kuramama kararları var galiba. J

Ne kadar ısrarla dosyanı göndersen de, kesinlikle basmaktan yana değiller. Onlar daha ünlü, isim yapmış, hatta yazarlıkla hiç alakası olmayan sırf adı var diye sanatçıların bile kitaplarını basanlar. Bizler gibi ilk kitap ve ilk emekleri olanlar için verilecek şansları da, alacakları riskleri de yok.

Kitaplaşma dönemimde tanıştığım benim gibi ilk kitabını bastıran yazarlar milyarlar vererek bastırdıklarını, yine de geri dönüş alamadıklarını, kimi zaman 1000 kitap diye anlaşılıp sadece 250sini basıp, dağıtım bile yapılmadığını söyleyip kandırıldıklarını anlattılar.
Bazıları da hiçbir hak iddia etmeden kitaplarını verdiklerini, ilk baskıdan sonrası için ücret talep ettiklerini ama yayınevinin ikinci, üçüncü kitabını bastığı halde hala hiçbir ücret ödemediğini esefle, anlattılar.

Az isim yapmış, kar amacı güden bir çok yayınevi de hemen döndü. İnanır mısınız 14.000TListeyen oldu. Rakamı görünce inanamadım. Hatta gidip matematik öğretmeni arkadaşıma okuttum, ben mi yanlış anlıyorum, yanlış mı görüyorum diyerekJ…Tabii daha insaflıları da var. Ama en azı 2300 den başlıyor. Bu tarz yayınevlerinin de amacı zarar etmemek. Hatta ver parayı, basalım diyerek kar etmek.

Parayı ver, istersen gazete kağıdına karalanmış birkaç devrik cümle kur, kitap olsun!

Bir tanesi de cevap olarak dergilerde yayımlanmış olması şartını koydu. Benim de yazılarım birkaç dergide yayımlandı. Şu anda Hayal Bilgisi isimli seçkin bir dergide yazıyorum birkaç aydır. Gayet de güzel, yer almakla onur duyduğum bir dergi. Ama bu da yetmedi. Yok  daha ünlü, yaygın isimli dergiler olmalıymış. Bu dergilerde yazılarını çıkarttıkları yazarları yarışmalara katarak yarışma sonucuna göre kitaplarını basıyorlar.


Böylece serüvenim başka yöne kaydı. Dergilere yazı ve şiir göndermeye yoğunlaştım. 

Gönderdim göndermesine de, dergicilik yayınevinden daha torpilli. Dikkat ettiyseniz aylık dergiler değişiyor, ama her derginin yazanları aynı kişiler.
Ya da siyasi görüşe göre yazar seçiyorlar. Bunu da anlamıyorum. Yazının ve şiirin duygunun siyaseti içinde yoksa  hiç olmamalı. Dergi de yayınevi de siyaset yerine kitabın içeriğine bakmalı, diye şaşkınım.


Hani derler ya, adamın yoksa Türkiye’de yoksun. Dergide de yoksun. J

Bu zihniyeti anlamıyorum. Yayınevlerinin ilk kitabı olacak yazara şans vermemesi, basmakta bu kadar korkak davranmasını anlamıyorum.

Serüvenim süresince çok şey öğrendim. Daha da öğreneceğim çok şey var bu gidişle. Ama asla pes etmeyeceğim. Her yıl  yine, yeniden göndermeye devam emeklerimi J.

Yazık oldu benim çocuklarıma, yazık oldu yazılarıma!...
.


ferkul
10haziran2016
03:00

Hiç yorum yok: