Bu Blogda Ara

16 Kasım 2016 Çarşamba

öyle işte






Hani bazen olur ya;

Havada bir can sıkıntısı, yağıverecekmiş gibi kararır ya bulutlar, aydınlığı ve sıcağı ararsın gün boyu. Ne yağar, ne yağdırır, ne de aydınlanır dünya. Yağsın İstersin, damlalar karışsın toprağa, sel alsın götürsün bu bungunluğu, şimşek çaksın, gök gürlesin, tufan olsun, sonra güneş yedi güzel çocuğunu getirsin diye beklersin ya renkleriyle, neşesiyle, kahkahasıyla, getirsin diye seni kendine, yağmaz!  Seni dinlemez bulut dediğin, duymaz ya gökyüzü, beklersin, beklersin, yine de; yağmaz !... Bir damlayı esirger kurumuş, toza bulanmış topraktan, işte öyle.

Hani bazen olur ya;

Boğazına takılı bir yumruk gibi kelimeler, söylemek istedikçe yüreğinden sökün etmez harfleri, sesin çıkmaz, ruhun susar, kalemin kırık, kalırsın öylece. Halbuki coşsun istersin, dökülsün salkım saçak, söğütler gibi, dökülmez. Durulur, beklersin. Gün olur, gelir konuşma zamanı dersin, gün olur dağılır içimdeki isyan. Dönmez döner dedikleri devran, susmaz içindeki çağlayan, yine de susarsın, beklersin, umut fakirin ekmeği, suyu, aşı, dersin. Dersin, dersin…   O gün gelmez !..

Hani bazen olur ya;

Pencere önlerinde,  denizin maviliğinde, bir arkadaşınla sohbette, bazen otobüste dışarıdan hızla geçip giden insanların içinde, bazen bir filmin orta yerinde, bazen de en ummadığın bir saatte, düşünmeyi ve beklemeyi unuttuğun bir anda, bir hayal konuverir dalına, şaşkın bir güvercin gibi, nerede olduğunu bile hatırlamazsın,  dalar gidersin,  adının her harfine takılı kalır ya bakışların, kalırsın öylece, bir ah dökülür ciğerinden, sessiz, cümlesiz,   işte öyle…

Hani bazen olur ya;

Canın yanar, yüreğin ısınmaz artık, insana dair ne varsa bildiklerinden utanırsın, utandırır yaşadıkların. Dostmuş, sevgiliymiş, arkadaşmış, kardeşmiş, hepsini bir kenara atasın gelir. Yalandan, dolandan, sahtelikten, riyadan usanırsın.  İki kişiyken tek olmak nedir  bilirsin, bilirsin akşamüstü kalabalığındaki o kedi yalnızlığını, bilirsin de tekliği yeğlersin yine de, yalnızlık yoldaşın olur, kendine sarılırsın, istemezsin kimse olsun, sarsın yaralarını, tuz basmaktan başka ne işe yarar senden başkası dersin, kabuk bağlar, kanamaz olur, sökülür tek tek teninden ter gibi, atarsın bütün güvensizliğini, yaşamışlığını, yaşamamışlığını, yaranı da unutursun, yalnızlığını da. Gün olur gecenin bir yarısı düşer aklına kimsesizliğin,   işte öyle.

Hani bazen olur ya,

Bir tek ‘’O’’  görendir  seni, bir tek ‘’O’’  vardır bilen, tanıyan, koruyup kollayan, ruhuna su serpeleyen, sığınırsın, dayanırsın, dayarsın sırtını dualara, var olursun. Tanıdıktır, bildiktir, yabancı değildir, seversin, ellerin açılır, gözlerin kapanır, başın secdede, yanarsın, sönersin, yeniden doğarsın…

Ve yağmur yağar
Güneş açar,
Gökkuşağı kaplar kara bulutların yerini.
Olur ya, aydınlanır yüreğin…


İşte, öyle…


ferkul
15 kasım2016
00:36

Hiç yorum yok: