Bu Blogda Ara

9 Kasım 2017 Perşembe

''An'' lar İçinde Bir ''An''


Hayatın koşuşturmacaları içinde kaybolup giderken çoğu zaman kendi olmayı unutuyor insan. Halbuki ruhun, bedenden çok daha fazla dinlenmeye ve sağlığa ihtiyacı var.

Gün içinde bir an; kendinize ayırdığınız bir yarım saat, ruhunuza dokunan bir el gibidir, sıcak, samimi, dinlendirici, iyileştirici.

Ruhunuza bir iyilik yapın, anlar yaratın, sadece bir yarım saat kendiniz olun, sevdiğiniz ve size iyi gelen yerde ve zamandaymış gibi her nerede ve kiminle olmak istiyorsanız, gidemiyor ve yapamıyorsanız bile, hayal edin. Hayal ettiğiniz anlar, gerçeğe en fazla yakın olduğunuz zamanlardır çünkü. Mümkün olduğunca hiç bir şey düşünmemeye çalışın. Aslında hiç bir şey düşünmemek çok şey düşünmek olsa da, deneyin. Açık hava ilaç gibi gelir kendin olamamaya. Ormanlık bir alan, bir çay kenarında dinleyebileceğiniz su sesi mesela.Yaşadığınız yerde deniz varsa ona gidin, o dinler sizi, hiç konuşmadan, sessiz, sedasız, müşfik, fedakar bir sırdaş gibi. Öylece, uzun uzun en uç noktasına bakarken sıyrılıp gidecektir bütün kederler, problemler, yorgunluk ve hüzün. On dakika bile olsa maviye gözleriniz, sükûnete yüreğiniz doysun. Ruhunuz dinlensin...


Hiç biri yoksa gökyüzüne bakın, bulutların ve gökyüzünün zenginliği, özgürlük ve uçsuz bucaksız mavilik, daralmış ve sıkılmışlık hissini yok ederek yüreğe ferahlık katacaktır.
Gerekirse yalnız kalın, sizi dinleyin. Yalnızlık yaradana ve duaya yakınlığı doğurarak kalbin kirini, pasını, alır. Ancak yalnızlığımızda huzura kavuşuruz.


Savaşın ortasında ateşkesi hissedeceksiniz.
Dinginliği ve hatta kendi kendini mutlu etmeyi...



Yıllar ve saaatler içinde bir unutulmaz an yaşayabilmek maharet.
Kendin olabilmek en büyük meziyet.
Kendinde hayatı keşfetmek ise yetenek.
Fark etmek ve fark yaratmak dileğiyle...




.


ferkul

8kasım2017
13:40

Hiç yorum yok: