Bu Blogda Ara

13 Şubat 2018 Salı

yok_luk

Sonra
Eskiyorsun...
Eskitiyor seni zaman.



Unutuyorsun dönüp dönüp bütün bildiğini. Aramak ve bulunmak arası bir döngüde kaybolmaya başlıyor yüzün. Ki her çizgisi bir milyon hüzün yılından arta kalmış, gözlerinin ve dudaklarının kenarında birikmiş özlemler, düşler, hayaller...

Susmayı ve düşünmeyi seçiyorsun zamana ve yanılmışlığa yenilip. Konuştuğun bütün cümleler ele veriyor içindeki tek kalmışlığı.Tek ve yek bir çınar gibi, kuşsuz, serçesiz, kurumaya başlıyor her bir dalın. Yine de olsun diyorsun varım ya, ayaktayım ya, buradayım ya.İşte burada başlıyor tevekkül ve teslimiyet dedikleri o sihir.Ama ne yapsan, ne etsen bir boşluk artık sonrası, eskimişlik ve yorgunluk.Bırakıyorsun öylesine kendini yaradana kolların açık, dilinde hep dua. 


Belki tükendiği yerden başlar bütün yokluklar, belki bir çiçek açar kurak toprakta diye diye, beklemeyi yaşamaktan sayıyorsun ve susmayı seçiyorsun bütün konuşulup eksik kalmışlığa rağmen. Suskunluk yoruyor. Yorgunluk alışkanlığa dönüşüyor, her gün yudumladığın çaya benziyor rengi.Belki hatta, her daim ayakta kalmak da geçmişi ve geleceği eskitiyor yavaş yavaş. Yoruldukça yıpranıp köşeye atılmış bir sen kalıyor senden geriye.


Bu sen, sana yeter mi?

Eskidikçe yenilenmek o kadar kolay mı?


Ve başlamak, bitirdiysen gökyüzünün resmini çizmeyi, silip yeniden boyamaya çalışmak gibi...

Eskimen de kimseye dahil değil.Yeniyken de böyleydin, sen kimseye benzemedin. Kendin olmak böyle bir şey mi, böyle bir şey mi yıllara ve yollara yenilmek?



Şimdi hepten eskimiş düşün.


Sonra


Sonrası var mı?




.


ferkul

10 şubat2018
16:07

Hiç yorum yok: