Bu Blogda Ara

26 Şubat 2009 Perşembe

Çal Kapımı


Çal kapımı…

Önce düşlerimi getir, hayallerimden bir gemi yap, yelkenlilerinin içinde savrulsun rüzgara karşı umutlarım… Benden ve senden bildiğim bütün olmazları bindir, kaptanı sen, tayfası sen, rotası sensiz çiçekler olsun… O çiçekler ki her çalan kapı zilinde soldu… O çiçekler ki kitap sayfalarında kurudu, bana çiçeklerimi de getir gelirken, düşlerden beslenmiş olsun, kırmızı, mor, demet demet değil, bir gonca gül gibi birkaç yaprak olsun… Her yaprağında ayrı sözcükler olsun, hiç yazılmamış, hiç söylenmemiş bir türküde söylensin adım… Kelimelerde yerini bulmamış bir şiir olsun her yaprağı, yeni doğmuş bir bebek kadar taze ve güzel, masumiyetiyle kokusu tütsün üstünde buram buram…

Çal kapımı….

Her günü bir çok güne benzeyen, her yılı bir çok yılla değişen, mevsim değil, ay değil saat değil, saniyeler geçmeden gel… Gel ki, açtığım kapı gülsün… Gel ki güneş doğsun artık gecenin üstüne, aydınlatsın, aydınlasın tüm dünya gelişinle… Birdenbire, ansızın gel, çay demlenirken, öylesine bir halde seni düşünürken, her gün gelirmiş gibi, kapı komşusu, kırk yıllık ahbap gibi, bir bahar sabahı henüz ortalık ağarmadan, alacakaranlıkta gel… Dönüşsüz olsun gelişin, yolları ve yılları çalarak, bir kilit vurarak yokuşlara, aydınlık bir yüzle, gülümseyen bir yarınla, gel…

Çal kapımı…

Bir evliya ocağından, nur yüzlü bir derviş kapısından gelirmiş gibi, yaradandan el açıp dua etmiş, duası kabul görmüş bir garip kul gibi, gel… Tövbe edip günahsız, yalansız ve hiç bir an düşünmeden, düşündürtmeden gel… Dualarla, besmeleyle, günahsız, vebalsiz, kul hakkı yemeden, geriye bakmadan gel… Varlığınla bezensin düşüncelerim, destan yazılsın gelişinle, hiç okunmamış, sana saklanmış, seni anlatmış destanlarla gel…

Çal kapımı,

Serzenişim sanadır, şikayetim sana, nazım, isyanım, küskünlüğüm, delililiğim, delişmenliğim, hüznüm sana, gidişlerim hep sana, döndüğüm bütün yollar sanadır…
Garipliğim, yoksulluğum, yalnızlığım, susamışlığım, yakarışım sendendir…
Seninle gördüm yaşamak denilen oyunu, seninle bitti dünya, yeniden bir fidan yeşert içimde…Gel de dünya unutsun seninle dönmeyi, bahara dönsün mevsimler, çiçek açsın her ağaç…

Kapımı çal, gel de yüzüm gülsün, gel de; son nefesim olsun…

Sen bana gel, çal kapımı… Ben, kendime geleyim…


ferkul

24şubat2009

3 yorum:

daksit dedi ki...

vavvv süper olmuşş. :)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çok güzel,
tekrar tekrar okunası bir yazı.
Sevgiyle...

gül dedi ki...

"İyi olmak herkese nasip değildir,kötülerin sayesinde kıymeti harbiyesi ortaya çıkar"

yazınızı beyeniyle okudum kardeşim ferkul.Hayırlı günler