Bu Blogda Ara

10 Temmuz 2020 Cuma

Kuş Yuva-dan Uç-tu


Kuş Yuva-dan Uç-tu

Pencere önündeki sınavım devam ediyor. İki ayrı odanın pencere pervazına oluşturdukları yuvayla günümün ve dünümün eğlenceleriydi onlar. Biri iki, öteki tek yumurtadan çıkarak eşlik ediyorlardı aydınlanıp ışıklanmama.

Sadece kemikten ve tüyden ibaretmiş gibiyken gün gün serpilip büyüdüler. Kırmızı gözleriyle ürkek, perdenin arkasından bakan göze, ifadesiz ve umursamazmış gibi oturuyorlardı öylece. 

Sonra bir gün bir hata yaptım. "Yiyecek taşıyarak yorulmasın şu ana kumru", dedim, azıcık yem atayım. Bolluk ve bereketle birlikte mutlu mutlu şenlendirsinler penceremi. Henüz küçücüktü daha, nasıl ürktü; pırr uçuverdi , cılız bedenine, boş ellerle şaşkın ve pişman bakakalan; bana rağmen. 

Nasıl da cesurdu, kanat çırparken. İnsan olsa düşünür, ' sen kimsin ki dışarıdaki kalabalığa ve tehlikelere karşı hazır bile değilken, nasıl uçabilirsin uçsuz bucaksız gökyüzünde, yerin mi var? Bir sıkımlık göğsün nereye sığar?'


''Ne olacak şimdi, o zayıf kanatlarınla nasıl direneceksin dışarıdaki acımasız hayata, nasıl koruyacaksın kendini? Bunun kurdu var, kuşu var, atmacası var. Kedisi, köpeği, kendini bilmezi. Fırtanası, yağmuru, hem karı hem tipisi var. Güçsüz kanatların yetecek mi direnmeye? Tek başına var olmayı başarabilecek misin?'', dedim dedim, bekledim. Ne gelen var, ne giden. Kaldı pencere pervazında iki boş yuva. Çer, çöp ortada. Baktıkça hüzün, gördükçe nedâmet!

Şimdi bu boşluk, nasıl dolar? Pencere önünde çiçekler nasıl açar?

Suçladım kendimi. Tabiat nasıl kalıyorsa ayakta, kalsaydı öylece. Yemini de sevgisini de can veren verirdi nasıl olsa. Ne karışırsın, ne müdâhale edersin. Kalsaydı olduğu gibi, zamanı gelince güçlenip de çıksaydı meydana kanat çırpa çırpa özgürce, salına salına.

Gidişin de bir yakışığı olmalıydı aslında. Onca emek, onca sevgi, heba...

Küçük kumru, küçük kumru. Böyle gitmek hiç yakışmadı kanatlarına.

Yakıştıramadım sana.

..............................

ferkul

2 haziran 2020
11.30

Hiç yorum yok: