Bu Blogda Ara

9 Nisan 2021 Cuma

muamma

 


Bazen bir yerin, bir ağacın, içtiğiniz bir bardak çayın, gittiğiniz mekânın ve oturduğunuz sandalyenin bile kıymeti ve değeri olduğunu fark ettiniz mi hiç?
 
Yürüdüğünüz yolun kıymeti, kaldırım taşındandır. Toprak yolun tozunu değerli kılan çamurunun özelliğinden. Mesâfelerin uzunluğu varılacak yerin değerinden, sevgilerin kalıcığı yürek sesinizin tınısından.
 
Ayrıntılara takılmak, nesneleri ayrımsamakla da ilişkili sanırım. Yaşadığını, nefes alırken bile ölçerek, duyarak ve hissederek algılamak yorsa da, farklılık yaratsa da toplum içinde, "var oluşun" bir parçası aslında. Olması gerektiği gibiyi değil, "olduğu gibiyi" nedenleriyle kabullenmek en gücü. Fakat varlığımızın işareti. "Hatasıyla, günahıyla, yanlışıyla bu hayat bizim." 
 
Ve farkındalık, gittiğin yolun kendisinden çok, adımların ve sonunun önemi.
 
Ama çoğunlukla da insanız işte. "Ànı yaşamak, ánında yaşamakla eş." Bazen yolu sadece yürümek istersin. Öylesine ve biteviye yaşamak hayatı. Yarını düşünmeden. Bugünü es geçmeden. Şimdiyi soluklamak, hem içeriden hem dışarıdan.
 
"Bugün yoksa, yarın zaten hiç olmasın". 
 
Bu zihniyet belki bizi gerçekten yaşatabilir, veya yok edebilir. Biraz tehlikeli bir içgüdüm aslında. Gelecek kaygısıyla şimdiyi görmüyorsak, güzel günler beklentisi bugünü kapatıyorsa, aldığımız nefesin ne kadarı bizim? Aynadaki görüntünün ne kadarı biziz?
 
Ve gittiğin yol, kaldırım taşı, oturduğun sandalye, içtiğin çay, asıl şimdinin.
 
Ötesi , bir muamma. 
 
Öyleyse, bir parça şimdinin tadına varmalı. Anılar ve beklentilerden uzak, şu anı lâyıkıyla yaşamalı.
 
Sanırım yaşamanın en kısa tahlilî de böyle olmalı...
 
..............................
 
ferkul
 
6 Nisan 2021
16.43

Hiç yorum yok: