Yazdıklarıma verdiğiniz değer, beni yüceltiyor. Halbuki sokakta karşılaşsanız iki kelime etmez dilim ( 80 yaşındaki annem "laf etmesini bilmiyorsun", diyor🙂, "anacığım ben sadece yazıyorum, başka bildiğim bir şey yok, diyorum).
Kalemimi susmaktan aldığım renklerle
boyuyorum. Sükûtum harflerden büyük. Yaşım 54 olsa da, ruhum sizden küçük. Saflığım, yedi yaşındaki çocuktan farklı değil. Ama büyüyorum, her geçen gün artıyor yüzümdeki yaşam çizleri. Daha çok hassas, daha çok fazla yanılgan, dalgın, dargın, bir nekes ihtiyara dönüşüyorum gitgide. Farkındayım...🙂
Sadece sevmesini biliyorum. Sevip sevip yanılmayı. Her defasında, yeniden affetmeyi , sonra yine kırılmayı can damarımdan, kanamayı. Çekilip köşeme, kendime darılmayı. Belki ondan bu kadar sızlanışım. Belki ondan böyle k'aleme sarılışım
Yıllardır, yazıyorum. Neredeyse kendimi bildim bileli. O çok istediğim gazetede "köşe" yazarı olamadım ama, ''facebook " sayfam benim kendi "köşem" oldu. Hiç bir gazeteye değişmem. Bir kişi bile okumasa, yazmaktan hiç vazgeçmeyeceğim. Ama, sizler okudukça, içinde kendinizi buldukça, daha çok yazmak isteğim artıyor, bunu da söylemeliyim.
Benimkisi. Şiir değil, makale değil, deneme hiç değil aslında. Ortalarda dolanan kaptıkaçtılar gibi kelimelerim. Öyle söyleniyorum kendi kendime. Hayıflanıyorum hayata. Sitemim de serzenişim de bendime.
Bi de şu kuşlar yok mu, kanatlarını kıskandığım. Ötüşleri muhabbet, uçuşları servet. Dokunuşları tülden. Bütün bunlar onların suçu.🙂
Teşekkür ederim. 🤍❤
Teşekkür ederim.
Okuyup da aynada kendinizi gördüğünüz her cümle, her kelime için hepinize ayrı ayrı ve özel, binlerce teşekkürler ediyorum.
Ve kucaklar dolusu sevgiler, yürekten....🤍
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder