Bu Blogda Ara

13 Nisan 2018 Cuma

Ve yağmur yağar.


Sağnaktan boşanırcasına damlalar. Yer gök ıslak. Bir aydınlık, bir karanlık. Şimşek çakar, gürler içindeki çığlık sesi. Ürperirsin.


Ürpertir seni fırtınalar seni, sen bildin bileli, belki de hep böyleydi. Hüzün adın olmuş, sanını kendisi büyütmüş. Rüzgarın da yağmurun da, yere düşen yaprağın da hüznü sende, sen sen olalı. Sende dalda kalmış kanadı kırık kuşun tasası.


Bu tufan başka sanki, gürültülü bir kalabalık içinde tek başına kalmış gibi. Bir o tarafa bakarsın, bir bu tarafa, bir yanda şimşekler, her tarafın yalnızlık. Korkarsın duysaydın içindeki sesi. Ürperirsin, üşür teninin her bir gözeneği.

Her zaman da böyledir aslında rüzgârın esişi sert gelir, dinlemek bile zor, ama yağmurun sesi bir şarkıdır. Aradaki farkı görebilmek kadar hissetmek de gerek aslında. Rüzgar rüzgarlığını yapacak, yağmur sel bırakacak ille de toprağa. İlle de bir yanık türkü nağmesi duyarsın ister istemez böyle havalarda, her namesinde bir ayrılığın ve kavuşmak nedir bilmeyenin fukara nakaratı. Sonrası bitmez tükenmez bir sükûnet, bir yılgınlık, yüreğine işleyip gözlerini ufka yönelten bir dalgınlık...


Karışırsın, bir dinginlik, bir bitmez kavga içindeki kendinle. İçeride ve dışarıda olan sen iki başka dünya. İçerisi aydınlık, kucak açmış yağmura.Dışarıdakinin gözü kör, kulağı sağır sevgiye.


Sonrası bir uyku. Uyanıkken uykuda olmak, nedir, bilir misin? Islanır yapraklar, ıslanır gözlerin.Yokuş aşağı yuvarlanırken bir yağmur damlası tutar elinden. Birlikteyken ayrı gibi, ayrıyken birlikte ıslanır gibi düşler.


Bazen de takılır dilinin ucuna bir çocuk hüznü. Düşünürsün. Yürüdüğün yollara döşenen taşlar boyunca sıralanır kelimeler. Yaşamışlığın ve yaşanmamışlığın yükü biner sırtına.
Sonra bir kelebek uçar başının üstünden, bir serçeye takılır gülüşün.

Gülümsersin.

Bir güne ve bir ömre sığmayacak hayallerin ve düşlerin varsa, umut dediğin tükenir mi?
Tükenmez elbet...


Ve yağmur yağar.


Islanır kelimeler.


.


ferkul


26şubat2018
08:45

Hiç yorum yok: