Bu Blogda Ara

18 Mart 2020 Çarşamba

corona....





Gündeme ve siyasete dair yazmayı sevmiyorum. Okumayı da. Benim işim; duygu , demişimdir her zaman. Duygular ve yaşanmışlığın, hatta yaşanmayışın iç dökümü.

Ne var ki, ' corona ' gündem değil, sokaktan eve, odalara; aileye girdi, duygu paniğine neden oldu. Neredeyse ölüm kalım savaşına döndü. Ölümü düşünmek hiç bu kadar yüz yüze getirmemişti aynada kendimizi. Sanırım en çok yakınlarımızı, sevdiklerimizi kaybetme korkusu yerleşti içimize. Belki de her zamanki gibi kendinden başkası için endişelenme iç güdüsü sardı, sarmaladı hepimizi.

İlk günler herkes gibi ben de çok fazla ciddiye almamıştım. Durumun vehameti, çoluk çocuğumuza, yaşlı anamıza babamıza dokununca ve birdenbire bu kadar yaygınlaşabilen olağanüstü bulaşıcı hastalığın varlığı ister istemez beni de etkiledi.

Mümkün olduğunca evden çıkmıyorum. Mümkün olduğunca kimseyle görüşmüyorum. Zorunlu bir ev hapsine gönüllü katlananlardanım. Uzakta çam ağaçlarının arkasındaki dalgalarıyla ve kanat çırpan martısıyla seslenen deniz aşkım bile ikinci plânda , ertelenmiş hasrete çevrilmiş durumda... Vefalıysa bekler beni olduğu yerde nasılsa.

Bu akşam üzeri mecburî alışveriş için çıktığımda sokağın kokusunun bile farklı olduğunu hissetmemin nedeni psikolojik etkilenmek midir? Onu da çözemedim. Halkımız ve insanımız duyarlı, çok az kişi vardı sokakta, maskeli, eldivenli alelacele işimi bitirip eve gideyim bakışları ve telâşını gördüm hepsinde. Kıyâmet, böyle bir şey mi? Veya ölüm korkusu böylesine sarıp sarmalar mı bakışları bile?

Bol dua ile beslenip, umutlarla yaşıyoruz. Umarım ve inşaallah hiç kayıpsız veya azamî kayıpla bu virüs salgınından en yakın zamanda kurtuluruz.

Sağlık ve şifâ dileklerimle...

.....................

fatma erkul

17 mart 2020
21.30

Hiç yorum yok: