Bu Blogda Ara

2 Ocak 2021 Cumartesi

İçim dışım zemherî.

 


Çok birikmişliği sere serpe serdim önünüze. Eskiyip de yenilenmeyi dilemişliği. 
Düşten öte, günden beriye. Arkada bir resim; savaştan arta kalmış, virâne bir bahçe içi ev, tahtaları sökülmüş , perperişan kapılar, pencere önlerinde aç, kediler. Şiirler, mısralar, yarım ve eksik yaşanmışlıklar. Kelimeler, harfler, sıra sıra diz dize.
 
Şimdi uzak bir şarkıda, çisildeyen yağmur altında oturmuş, ıslanmamayı dileyen bir ağaç sükûnetinde kahvemi yudumluyorum. Bir mucize bekler gibi, sevgiden köprüler kurarak içimde. Umutlarım dağ, düşlerim alev...
 
Bir fırtına geliyor, bir sinsi rüzgâr, bir sel dolusu afet, yerle bir! ..
 
Sonra tekrar kollarımı kavuşturup göğsüme, silbaştan diziyorum dünde kalmış yarınlar için, renkli ve düş kokulu umut çizgilerini önüme. Vazgeçmek yok diyorum, pes etmek yok, yol dediğin yürümek, dağ dediğin aşılmak için. Kızamıyorum da hiç, alışmak da böyle bir şey galiba. Sadece seyrediyor, öylece geçip gidenlere bakıyor, gülümsüyorum.
 
Böylesi sahte gülümsemelere, inanmışlıktan hebâ olmuş bir ömre, acıyorum. Kar altında beyaz bir kardelen arayışı kadar saçma, yağmurdan sonra gökkuşağı beklemek kadar fevri. Çocuksu ve şakacı cümleler sarfediyorum. Yalan söylüyorum, yalan.
 
 
İçim dışım zemherî.
 
Böyle bir şey mi yaşamak dedikleri...?
 
.............................
 
ferkul
29 Aralık 2020
15.14

Hiç yorum yok: