Bu Blogda Ara

8 Ocak 2019 Salı

Sen, hiç mavi düş gördün mü?...





Bir şiirden geçtim. Sonra bir masaldan, köşede oynayan arkadaşlarını pencere önünde seyreden çocuğun gülüşünün hüznünden. 

Kara düşen ayak izinden...


Bir hayalden atladım, uçuruma bırakır gibi kendimi. Kanatlarıma baktım, bir deli rüzgara takılıp kopmuşlardı, bıraktım boşluğa düşünmeyi; düştüm...

Aynada gördüm sanki beni, filmde izler gibi. Düşerken bile, bir düş/tüm. 

Siyahla gri arası bir düşüştü, arıyorum hâlâ rengini. Elleri kolları bağlı, düşleri özgür bir mahkum gibi düşledim gökyüzünü.

Sen hiç mavi bulut gördün mü?

Ben gördüm. Tam da köprüden geçiyordum, altından çok sularının akıp gittiği, grisi kirli bir suydu. Unuttum adını sanını, sıcaklığını. Sadece demirlerine dokunurken tutunduğum ellerimde kaldı izi. O gün bugündür ki üşür parmak uçlarım. Isınmayı unuttu düşlerim.
Suya bakmaktan göğe bakmayı bıraktığımı farkettiğimde gördüm maviyi. Nasıl da güzeldi, beyaz ve kara bulutların içinden gülüverdi. Gülüşü mavi, gözleri mavi bir buluttu, sanki bulut değil, umuttu.

Sen hiç mavi buluta aşık oldun mu?

Sonrası? Mevsimin suçu. Zaten cılızdı sesi, yenildi griye ve siyaha, sağnak yağmura ve fırtınaya. Yine de güne ve güneşe direnip bazen göründüğü de oluyor arasıra. Her tufandan sonra mavisi yine mavi, ışığı yine ışık, gözleri gökyüzü...

Yanıldım.Yaşadım. Yanıldım.

Düştüm...
Yaşadım. Yanıldım.
Yaşamayı öğrendim...


Hepsi hepsi bir düş/üş/ tü. Gördüm. ..


Sen, hiç mavi düş gördün mü?...


.

ferkul

Hiç yorum yok: