Bu Blogda Ara

30 Haziran 2019 Pazar

gide gide, gide gide

Çocukken göremediğin bir çok şeyi büyüdükçe görüyorsun. Çoğunlukla görmek ve bilmek suretin arka yüzünü, yorar insanı. Her şey ve herkes görebildiğimiz kadarıyla kalsaydı eğer, yitirmezdik masumiyeti. Özlediğimiz çocukluğumuz değil aslında, kaybettiğimiz hasletler. Büyüdükçe eksilttiklerimiz tütüyor burnumuzda buram buram. Yağmurdan sonraki toprağın kokusunu neden severiz, hiç düşündünüz mü?

Çocukluk; Gözü kapalı inanmak ve gönüllü kanmak baktığın ve dokunduğun herşeye. Ve sevebilmek herkesi ; kucaklarcasına gülümsemek tanıdığına, tanımadığına. Elma şekeri yer gibi, sonuna kadar bitmesin, tükenmesin diye diye azar azar, küçük küçük adımlarla, yavaş yavaş ilerlemek ve bakmak aynadaki her yenilgiyle bakan yüze.Büyümek böyle bir şey mi?

Ve affetmek belki de, kafanın tam orta yerine atılan taşa rağmen gülümseyivermek komşu çocuğuna. Unutmak, unutmanın bile anlamını bilmeden kavgaya ve rağmenlere rağmen barışık yaşamak herkesle ve herşeyle. Akşam gözyaşıyla ıslattığın yastığı sabah neşeyle fırlatabilmek odanın ortasına. Sevebilmek belki de sokaktaki satıcı teyzeyi de, simitçi çocuğu da, küçük kedi yavrusunu da.


Belki de en güzeli çocukluktan bile öncesi.

Git gide geriye mi gidiyoruz ne?
İleride ne var ? ??


.

ferkul

24 haziran 2019
21.50

Hiç yorum yok: