Bu Blogda Ara

15 Haziran 2020 Pazartesi

Özledim



Denize bakmayı özledim. Dalgalarla konuşmayı. İçimi dökmeyi, dökülüp salkım saçak, uzun uzun sesini dinlemeyi. O iki mavinin buluştuğu noktadaki ufka bakıp da içimden söylenmeyi. Kendim söyleyip kendime işittirmeyi. Uçsuz bucaksız mavinin kuşatmasını; sarıp sarmalamasını dışımı, içimi.


Yürümeyi özledim. Öylece, amaçsız, hedefsiz saatsiz, saniyesiz... Düşünmeyeyim derken binbir türlü düşüncenin içinde 'beni' çözümlemeyi. Bacaklarımda dermân kalmayıp eve girerken kendi kendime; " ne vardı bu kadar yürüyecek?" , diye diye söylenmeyi. Kendime kızıp yine kendime delilenmeyi...

Ağaçlara dokunmayı. Yapraklarını sevmeyi. Yanıbaşından geçerken hep yaptığım gibi, küçük bir dal koparmayı. Hatta bir yaprağı elimle ovuşturup, dal dal çizgilere bölmeyi.
Çocukluk evimin balkonundan badem ağaçlarıyla konuşmayı, eriğe selam söylemeyi, toprağa şiir okumayı . Cevizin yapraklarını sevmeyi, elmadan bir dal koparmayı. Dere kenarına oturup şiir yazmayı, bir kitabın sayfasından medet umup ötekinde dem bulmayı. Bahçemizi özledim.

Anacığımın nur yüzünü. Söylenmesini; "o balkondan içeri gir artık, iki kelime de benimle konuş !", demesini. Eskilerden dem vurup, çalıp çırpmasını geçmişi. Öyle öteden beriden, aşağıdan yukarıdan öykünmesini, pencere önünde komşunun yıkadığı çamaşırları ipe sermesini, kurutup da derleyip birlikte toplamayı. 

Kendimi özledim. Eksilmişlikten ve eskimişlikten kurtarıp da bir fesleğen kokusunda canlanmayı. Düşünmekten sıyrılarak bir çok ferkuldan bir tek "ferkul", çıkarmayı. Aynalara gülümsemeyi...

Bu bahar da geçti gitti , kaçırdık çiçek mevsimini. Tutamadık ellerinden, öpemedik bir çiçeği.
Özledim bir çok şeyi...


..........................

ferkul 

2 mayıs 2020
23.20

Hiç yorum yok: