Bu Blogda Ara

15 Haziran 2020 Pazartesi

Sevmekse

 



Sanırım benim de sınavım pencere önleriyle


Evimin iki ayrı penceresinde panjur ile pencerenin ara boşluğuna iki kumru ailesi habersizce misafir olup, kurulmuşlar baş köşeye. 

İlkinin adını 'firarî' koydum. Cama yaklaştığımı veya perdeyi açtığımı hissettiği anda yumurtaları bile umursamadan pırr , uçuyor . Esâmesini göremiyorsun. Yumurtalarsa ortada, garip.

Öteki ailenin adı; vefakâr. Ne cama yaklaşmam, ne perdeyi aralamam, ne de hatta pencereyi açıp yakından bakmam, umursamaz bir ifadeyle gözlerime bakmalarını ve yumurtalarını bırakmamalarını engellemiyor. Öylece, cesurca bir ifadeyle kırmızı gözlerini bana dikerek ; " meydan benim, ölsem de bırakmam", diyorlar sanki.

Bu vefakârlığı sevdim. Ötekinin boşvermeşliğine karşın cefakârca meydan okuyuşu sevdim.

Bizler de öyle değil miyiz? 

Kimimiz bir dakika bile sıkıntıya dayanamazken, belki de hep mutluluğu bir sonraki adımla bağdaştırıp yeniliğe kucak açarken, neleri ve kimleri harcadığımızı unutmuyor muyuz?

Kimimiz de bir ömür taş bağlıyor ciğerine.
Ne kadar fırtına, yağmur, kar ve tipi varsa ; "es kara bağrıma, es!", der gibi. Hep daha güzel günler gelecek, beklentisi.


Ne yumurtadan , ne onca uğraştan sonra kurduğu çöpten yuvadan vazgeçen kumru misâli, canı ve korkusu pahasına, kendini fedâ ediyor kimileri. Soyutlar gibi dışarıdaki bahardan, çiçekten, maviden ve gökyüzünde kanat çırpmaktan bile önemli, sevdikleri.

Sevmekse, böyle olmalı. Koşulsuz ve şartsız, almadan bile vermeli. Yerine göre, canından ve kanından son damlasına kadar, beslemeli.

Vefakâr kumrunun yumurta aşkı gibi , vazgeçilmemecesine ve kendini ruhunla tamamen vererek. Kol kanat gererek, sahiplenerek. 

Böylesi seveniniz varsa, bırakmayınız...

....................

ferkul

29 mayıs 2020
11.30

Hiç yorum yok: