Bu Blogda Ara

26 Kasım 2019 Salı

Sen yine de gitme.



Beni de çok kırdılar, biliyor musun?

Henüz açmışken dağ çiçekleri, tomurcuğundayken fidan, kar yağdırır gibi, üzerine üzerine. Dalında ötüyorken kuşlar, ağacı kökünden keser gibi, dallar bir yanda, yaprak bir yanda, kök karıştı toprağa.

Ondandır bunca yüzyıl suskunluğum
Ondandır adım atmakta yorgunluğum.

Ne güneşe aldanırım.
Ne sere serpe yağan kar tanesine
Ne yağmurda ıslanır ruhum .


Ondandır bıçaktan ve keserden uzaklığım
Ondandır fersah fersah insandan kaçışım


Ondandır böyle sırtımı sakınıp, sözümü serişim orta yere. Kanatsız kuşlaradır küskünlüğüm.

Ondandır sevdalanışım suskun bir denize. Söylenişim de, serzenişim de kendime.
Ondandır güle ve gülüşe hayranlığım
Sevmelerin tam ucundan, kıyısından dönüşüm.
Kendine ve dalına dargın bir ağacım
Bundandır şiire ve şarkıya düşkünlüğüm.


Sen yine de gitme.

Öyle uzakta, öyle derin.
Kal öylece, sağlıcakla.
Umutla, aşkla,


Bozulmasın sarıp sarmaladığın düğüm...


.
Beni ne çok vurdular biliyor musun


Topla tüfekle değil
Ateşle, közle,
Hem de nankör bir gözle
Ciğerimden vurulmuşum
Öksürükten ölüyorum.
Şimdi bir enkaz ruhum.



Sen yine de gitme.

Öyle uzakta , öyle derin 

Kal öylece ...



.

ferkul

16kasım2019
14.30

Hiç yorum yok: