Bu Blogda Ara

5 Temmuz 2022 Salı

Teşekkürler hayat

 ‘’Küçük küçük notlar alırım. Çantamda, her gittiğim yerde birkaç satırlık iz bırakırım. Yaşadığım her anı, düşündüğüm en ince ayrıntıyı kalemle taçlandırırım. Bir kalemim, bir minik not defterim yanımdan ayırmadığım en kıymetlimdir. Bazen unuturum, kağıtlar orada burada karşıma çıkar, arkamdaki izim gülümsetir sevdiklerimi’’, dedi. 


Aklıma yastığımın altındaki, çekmecemdeki, dolaplarımın içindeki, yıllardır biriktirip sakladığım kalem ve defterim, geldi. Gençliğimde ve telefonlar henüz icat edilmemişken zaman zaman çevremdeki insanların benden sonra bulup , okuduktan sonra yazdıklarıma; ‘sen aşık mısın, niye yazıyorsun bunları’‘, deyip gülüştükleri geldi. Halbuki ne aşıktım, ne de maşuk. Aşkı ve sevgiyi kalemde ve bende bulmuştum. Anlamaları mümkün mü?


‘’Ağaç altında kitap okumayı ve yazmayı sever misiniz?’’ dedim. Şimdi yıkılan Oğuzhan İlkokulu’nun bahçesindeki devasa çam ağaçları geldi gözlerimin önüne. ‘’ O zamanlar henüz yeni büyümekte bizler gibi bir fidanken hepsi, hep birlikte, kitap okumak , ne güzeldi!


 Ağaçların kitap okumak ve yazmakla doğru orantılı bir ilişkisi olduğunu düşünmüşümdür hep. Bunu da sizden almışım, galiba.’’


Ya, harçlığımı yemeyip içmeyip, hatta babama ‘öğretmen istiyor’, diye yalan söyleyerek bütün serisini alıp okuduğum, kitapçıyı zengin ettiğimiz , ‘Kemalettin TUĞCU’?  

"Siz de onlardan bir parçayı kendinizde buluyor muydunuz?.."


Konuştukça aynaya bakar gibiydim. Yüzü ben, yüreği ben. Bir öğretmen bu kadar mı bir çocuğun kişiliği ve yaşam tarzında , şekillenmesinde, etkilidir?.. 30 yıllık öğretmen olduğum halde, ben de bunun farkına şimdi varıyorum. Kim bilir bir gün ben de , yetiştirdiğim çiçeklerin kokusunu yüzümde hissederim? Ne büyük mutluluk!...


Uzaktan tanıdı beni, el salladı. Ben de bütün unutkanlığıma ve her zaman bana ihanet eden, yer yer utandıran hafızama rağmen yüzünde 47 yıl öncesini görüp çizgilerden ayırt ederek , gülümsedim. Tanıdım, dedim, unutmamışım! Halbuki hayatımda iyi ya da kötü yer eden, çok sevdiklerimi, sevmediklerimi hatta, yüzünü, ismini bile unuturum . Karşılaşınca mahcubiyetten, hatırlıyormuş gibi yapmaktan özellikle isim söylememeye çalışmaktan, usanırım. ‘’ Sizi böyle hatırlamak ve görmek ne güzel!...’’


Saçları iki yana örgülü, sessiz ve mahcup kekeme kız şimdi 54 yaşında dedim. O kadar mahcup ve çekingendim ki, lise ve ortaokul çağlarımda karşılaşınca neredeyse saklanırdım. 


Öyle güzel bir hafızası var ki, neredeyse her şeyi hatırlamasına güvenerek; ‘’Nasıldım dedim derslerde, okulda?’’ Gülümsedi, ‘’ seni o yüzden merak ettim zaten, o kadar sessiz bir kız, şimdi nasıl?... Sadece derslerde parmak kaldırıp konuşurdun’’, dedi. ‘’Başka zaman sesini duymak mümkün değildi…’’


İnsanın kendini bir başkasından dinlemesi, mutluluk verdiği kadar hüzün de veriyor. 

 ’’Hayat artık bana konuşmayı , öğretti öğretmenim, konuşmayınca da yazıyla anlatmayı armağan etti’’, demedim. Gülümsedim.


Sonra, kitaplarımı imzaladım, hayatımdaki ilk özel insana kitaplarımı imzalamanın da teşekkürünü Yaradanıma binlerce kez tekrarlayarak içimden . 


Üç saat çabucak geçti. Birlikte içtiğimiz çayın demi çocukluğuma, kahvenin köpüğü o saçları iki yana örgülü hüzünlü, sessiz çocuğa pamuk şeker uzatmış gibi, en güzel, ’armağan’dı. 


Ben bugün ilkokul öğretmenimle, sevgili ‘’MÜYESSER ELMAS’ la , 47 yıl aradan sonra, sıra yerine öğretmen evinde bir masada, 'parmak kaldırmadan', konuştum. 


Ben onun ellerinden öptüm, o beni yüreğimden tutup kaldırdı.


Teşekkürler öğretmenim…!

Teşekkürler Allahım….!  


……………………………………………………………………….

ferkul


26 Haziran 2022

14:36

Hiç yorum yok: