Bu Blogda Ara

10 Ekim 2019 Perşembe

1.SINIF GÜNLÜĞÜ 1__





Öğretmenliğimin yazanlığımın önüne geçmesini istemedim hiç bir zaman. Yazmanın bambaşka bir alan olduğunu düşünmüşümdür çoğunlukla. Çalışmanın dışında içsel bir dünya kurmak gibi. O dünyanın içine dışardaki koşturmacayı ve gerçekliği kondurmak sanki büyünün bozulması gibi bir his yaratmıştır hep bende. Ne arkadaşlarıma, ne de velì ve öğrencilerime ben yazıyorum demedim, sunmadım içimdeki çığlığın yansımalarını. Tanıdıklarımdan ziyade hiç tanımadığım insanlar okusun, "fatma" nın içindeki 'ferkul' görülmesin istedim her gün birlikte bir şeyler paylaştığım insanlarca. Çünkü gerçeklik, duyguları kaldırmıyor çoğu İnsanda , yüzleşmeyi de. 


Ne zaman ki, " PENCERE ÖNÜ ÇİÇEĞİ " mi artık yayınlamaya karar verdim, çıktım ortaya, areneya çırılçıplak çıkar gibi. Serildim, saçıldım ortaya salkım saçak. Hatta dedim ki kitabım çıktığında bir şiirimsimde:

Sevdiğim, sevmediğim
Herkes gördü
Herkes duydu
Çirkin sesimi.


Ufka dayandı çığlığım...

Çiçek açtı yalnızlığım
Boy verdi, toy verdi
Yaşamışlığım.



Artık istediğim kadar
Bağırabilirim...



.

Böylesi haykırmak ve dökülmek de fena değilmiş aslında. İçimdeki 'ferkul' la dışardaki 'fatma' nın çıkarımlarıyla artık daha özgür yazdığımı hissediyorum. Varsın insanlar gözleriyle birlikte yürekleriyle de hissetsinler sesimi. Görsünler, dokunsunlar, birlikte kanayalım yaşanmışlıklara. Birlikte susayalım, birlikte kana kana içelim hüznün çeşmesinden.


********



Bu yıl 1.sınıfları okutuyorum. 29 . Yılımın verdiği ağırlık ve dolulukla farkettim ki, ben bu mesleği belki yazmakla eş tutamayacağım kadar seviyorum.
29 yıldır hiç bir zaman işe gidiyorum demedim, okula gitmek bir eylemdi, iş olmadı. Yorsa da, bazen pes ettirdiği günler olsa da, öğrencilerime de her zaman söylediğim gibi
o sınıfın kapısının sihrine inanıyorum. O kapı ki, açılıp dışarı kapandığında, tertemiz bir dünyaya açılıyor: Stres, keder, üzüntü, hastalık, kızgınlık, öncesi ve sonrası diye bir şey yok.

Sevda gibi, o anı ve günü yaşıyorsun. Yalın ve temiz bir saflık . Kirlenmemiş bir dünya, büyümemiş, büyümeyi öğrenmemiş çocuk oluyorsun, o bebeksi yüzlerle. Kapıdan çıkınca kirlenmişlik yine hamama girermişcesine bayıltsa da insanı, içerideki mutluluk yetiyor seni ayağa kaldırmaya.


Mesleğimin son yıllarını yaşarken, bu yıl 1. Sınıf heyecanını, güzelliğini "1. SINIF GÜNLÜĞÜM " adı altında sizlerle paylaşmaya niyetliyim. Başarabilirsem her harfte ve hecede yaşadığım güzellikleri yazmayı plânlıyorum.

Okulun ilk günü korkusuyla ağlaşan, birdenbire salınıvermiş bir kuş gibi çırpınan gözleri görseydiniz neden paylaşmaktan yana olduğumu anlardınız. Sanki bu nesil daha çok yabancı sokağa, dışarıya. Onun da etkisiyle diğer bir kaç ortalığı yıkan çocukların dışında, neredeyse ağlamak üzere olan küçüğe; " sen de mi ağlayacaksın yoksa?" dediğimde "ağlamayacağım ama tedirginim, biraz korkuyorum" diye diye duvara kapanıp, ona kadar sayarak ağlamasını geciktirmeye çalışışını mesela, herhalde ömür boyu unutamam.

Bir diğerimin " daha kaç saat var okulun bitmesine " deyince " üç dersimiz kaldı" cevabına " yandık gari o zaman " deyişi de cabası.😊
 
"Annemi özledimler, bi kere arar mısın, sesini duyayım yeterler"' i saymıyorum bile. Hele de ben de sizin yarı annenizim, özleyince bana sarılabilirsiniz deyince 40 tanesinin birden sarılmaya çalışışıyla sendelediğimi hiç söylemiyorum farzedin😀

Bence güzel bir yazı günlüğü olacak. " 1.SINIF GÜNLÜĞÜ "


Ne dersiniz?


.


ferkul 

16 eylül2019
02.18

Hiç yorum yok: