Bu Blogda Ara

28 Ekim 2019 Pazartesi

Her hüzün bir hastalıktır.


Her hüzün bir hastalıktır. 

Bir bakmışsın eskimiş bir elbise gibi, atmışsın bir kenara. Halbuki bugün fırtınaysa, yarın güneş açacaktır mutlaka. Gidişlerin dönüşü olduğu gibi, her gelişin bir de gidişi vardır hayatta. Nasıl ki her başlangıcın bir bitişi varsa, tükenir gider sesler gibi, isimler de, insanlar da. Kuşlar da uçup gitmiyor mu peşin sıra ? Yaprak dökmüyor mu ağaçlar? 

Ne kaldı ki şurda bahara?

Yenilenirsin salkım saçak. Yeşertirsin umutları bir iğde dalında, bir menekşe kokusunda, bir sabah çiçeğinin mor dalgasında.

Geçti, geçecek, neler geçip gitmedi ki?...

Bekle, az daha. Şu mevsim bitsin, eylül alışık vedalara. Yağmurlar da başlar yarından sonraya. Sağnak sağnak, dökülür avuçlarına, damla damla ıslanırsın. Yıkar toprağı da damlalar, süpürür bütün hüzünleri rüzgâr. Alışırsın. Unutursun, dünden kalan ne varsa. Kimler, neler unutulmadı ki?...


Geçer, gider her şey gibi. Ne hüzünler, ne sevdalar geçip gitmedi mi? Yüzünün her bir çizgisinde bini bir izi. Dün dediğin de yıpranmış bir elbise gibi, eskimedi mi?


Hüzün dediğin de nedir ki?...


.



ferkul


28 Eylül 2019
00.35

Hiç yorum yok: