Bu Blogda Ara

5 Şubat 2020 Çarşamba

Hiç yaşamadığını özler mi insan?



Hiç yaşamadığını özler mi insan?

Kokusunu bilmediğin bir çiçeği özler gibi. Kar görmemiş bir çocuğun kardan adam tutkusunca, çöl sıcağında suyu anlatmak gibi kavuran kumlara. Zemheride çiçek açtırmak sanki bir erik dalına. Sonra düşlemek unutmuşken sende seni, ayağa kaldırmak sendelemiş harabeyi...

Yolunu izini, kaldırım taşlarını, havasını ve güneşini görmediği bir şehri sanki hep yaşamış da birlikte yaşlanmış gibi, özler mi insan? Salkım söğütler boyunca, sonra hanımelleri, kasımpatı ve sarı güller döşenmişcesine sokaklarına, uzanıp koklamak ister gibi.Tutar gibi yaralı bir kuşun kanadından, salıvermek kafesten özgürce , haydi!...

Hiç gitmediğin bir tiyatro perdesini açarcasına, oyun başlamadan henüz sonunu görmüş gibi.Tadını bilmediğin yemeğin kokusu burnunda tüter mi?

Hiç dokunmadığın bir eli tutar gibi, sesini duymadığın bir müziğin türküsü söylenir mi?

Ki, dilinde leyli de yâr, loylu da yâr, ötesi berisi, öncesi sonrası muamma gibi...


Özledim sende beni düşlemeyi.

Hüzünsüz mevsimlerde çiçek açmayı, salkım saçak gülümseyi, sende beni şımartmayı, kendime seni anlatmayı. Sende beni bulmayı...


Özledim işte ,
Özledim seni.



.............


ferkul

18 aralık2019
23.35

Hiç yorum yok: