Bu Blogda Ara

23 Şubat 2020 Pazar

Şarkı söyle...




Ne var şimdi yazacak.
Otur cam kenarında sokağı izle. Sanki saatleri yarıştırır gibi hızla geçen arabalara söylen, korna seslerinden dem vur, camda yansıyan gölgene el salla. Gökte kayan yıldıza bak, geceyi aydınlatan aya bak, sokak lambasında oynaşamayan ateş böceklerini düşle. Televizyonda konuşmayı bilmeyip savaşan dizileri izle. Sevgiden ve sevmekten nasip almamış şiirler oku, kavuşmanın ve aşkın alfabesinden bîhaber romanlardan geçir gözlerini.



Bir küçük kuş kondur yüreğine. Bir kanatlan şöyle. Kıpırdasın, içinden dışına duyulsun kanat sesi. Dostluğun ve insanlığın harflerini koy avucuna. Saymayı ve küsmeyi unutmuş gibi, hiç kırılmamış , devrilmemiş gibi bir dağın ardından; sırala!...
Çay demle, bir kaç avuç sıcaklık serp yüreğine. Bir kaç yudum sevda ek, düş kur. Düşmekten yorulmuş dizlerine yürümekten söz et. Yürü adım atmadan, kilometrelerce.


Bir kitap oku, dua et. Ne bileyim işte ayrılığın ve ayrıştırmanın hüznüne inat, neş'eli bir şarkı mırıldan. Bir kaç telve kahveden sür yalnızlığına, yârmış gibi, yârenmişcesine dost gülüşüyle bir ses ekle telefona.
 Gecenin bir yarısı bu yazmak sancısı da ne?


Git uyu, sarıl çiçekli yorganına. Masal anlatsın sana dünden kalmış düş/üş/ler ülkesi. Dışarıda uğuldayan rüzgâra bir selâm çak, bir veda cümlesi dola diline. Bir hoşçakala sığdır kadir kıymet bilmeyeni, canı kandan görmeyeni; uzak ülkelere, ötelere at hüzünleri. Kendinden kurtarıp da bir ferahlat kendini.


Yıllar boyu sakladığın küçük kız çocuğunu çıkar dışarı, ör uzun saçlarını ellerinle. Üşümesin diye sıkı sıkı giydir, zemheri ayazında kalmasın elleri. Sar sarmala kucakla, pamuklara beze, bayram şenliği gibi balonlarla donat yüzünü. Demirden bir duvar geçir yüreğinin orta yerine. Ki, öyle kolay kırılmasın, öyle çabuk kanamasın her bir damarı. Küsüp de kaçmasın yine içine. Kaybolmasın çıkmaz sokak sonlarında. Kaçırma!..



Sonra geç aynaya. Şarkı söyle...


..........................


ferkul

22 şubat 2020
03.10

Hiç yorum yok: