Bu Blogda Ara

5 Şubat 2020 Çarşamba

Yağmuru seviyorum.

Cumartesiye yağmur yağıyor.

Şimdi şöyle gümbür gümbür yanan bir soba, odun ateşinden kızarmalı, alevi duvarda gökkuşağı oynatmalı. Bacadan tüten duman yol göstere göstere umut kuşlarına kanat olmalı.

Ve üstünde buğusu yeri göğü saran, fokur fokur bir çaydanlık.Yanında anamın tarhana çorbası, kokusu buram buram çocukluğu kaynatmalı; rahmet gibi, bereket gibi. Bir köşesinde patırdayan bir kaç kestane, sıçramalı oraya buraya, kaybolan düşler gibi, geçip giden yıllar gibi, bir bir toplanmalı...

Masumiyetin de kaybolmadığı veya var olduğu sanıldığı çocuk gülüşlerine dönmeli. Görüp de işitmeden sarılmalı duvarlara. Birliğin ve dirliğin kokusu buram buram ciğerinden sökmeli elemi.

Sevginin mazicesi tutmalı, ayağa kaldırmalı.

Unutmayı da hatırlamalı...


***
Cumartesiye yağmur yağıyor. Rahmet şakır şakır eski şarkıları söylüyor. Bilip de unuttuğum bir nakarat gibi. Yeniden dilime düşüyor.

Çıkıp dışarı iliklerine kadar ıslanmalı. Yıkanmalı rahmetle. Temizlenip arınmalı. Kırk yılın sonunda bir delilik yapmalı. Elleri dosta uzatmalı...

.

Yağmuru seviyorum. 

Bana beni hatırlatıyor.

Beni benden saklıyor.


.................

ferkul





Hiç yorum yok: