Bu Blogda Ara

23 Ekim 2020 Cuma

"Aşka aşığım!.."

 


" Dedi ki;
- Bazen öyle şeyler yazıyorsun ki, acaba aşık mı, diyorum.

- Hayır dedim, ben "aşka aşığım!.."
Birini koşulsuz şartsız, ben-siz, sen-siz sevmeye, sonsuz ve ihtimâlsiz, çıkarsız ve hatta hiç karşılık beklemeden, umarsız, beklentisiz sevmelere hayranım. Belki hayâlden öte gitmeyen bir düş sorgusu kendi kendime yinelediğim. Ama aşkı yazarken en çok, kendimden eminim."

Bugün arkadaşlarla konuşurken oluştu bu cümleler, kendiliğinden gelişti. Ve gün boyu kelime kelime sorguladım kendimi.

" - Aslında yaşamdan tahlillerin, sorgulama ve çıkarımların yanında asıl; "aşkı" yazmak, resmini çizmek istiyorum ben en başta kendi benliğime, sonra susamış yüreklere. Ama blogda yazarkenki kadar özgür, değilim. Kitaplarımın yayınlanmasıyla birlikte en yakınlarımdan sonra, velilerim, akrabalarım, arkadaşlarım, bütün tanıdıklarım okuyor.( Bu arada başka bir itiraf ve yazı konusu; sizi günlük hayatta tanıyanlar daha az önemseyerek okuyor, ya da hiç okumadan es geçiyor; o da benim kesin bir tespitim. 🙂😥)

İnsanın seni yüzyüze, birebir görmesiyle, yüreğinin tüm çıplaklığını sayfalara döken yanına bakması, satır satır okuması farklı. Dört bir yana ayna koymuşsun da, herkes geçerken seni görüyormuş gibi.🙂 Yazarken düşünmüyorsun ama, okunması aşamasında tedirginlik hissi verebiliyor bazen.

Bazı kelimeleri özenle seçerken, kafeste bir kuş gibi çırpındığımı hissediyorum. Halbuki yazmak, özgürlüğü seviyor. Gökyüzü kadar mavi, denizin dalgası kadar coşkun, akan su kadar duru, alabildiğine, serbest olmalı yazmak dediğin. Sere serpe sermeli, çırılçıplak yüreğini orta yere. Cesur bir yürek işi. Ve kırılmayanından dosdoğru bir kalem çizgisi..

Yıllardır yazıyorum aslında. "ferkul" kimliğiyle yapıştı şiirlerime bir meçhul masumiyet . Beni tanımadan yazdıklarımı okuyan onlarca insan içine şiir şiir, mısra mısra, harf harf çıkmak daha kolaydı aslında, itiraf ediyorum.

Aşkı yazmaktan utanıyorum sizden sevgili tanıdıklarım. Asıl "aşkı" yazmak isterken , döne dolaşa kulak gösterip göz çıkarmak gibi, satırlarım. Farkındayım. Ama ben sizden ve kimseden çekinmeden her şeyi yazdığım kadar "aşkı'' da, yazmaktan yanayım.

İnsan kaç yaşında olursa olsun, "aşka aşık" olmalı. Ne derseniz deyin...🙂

Ve sonra, ilâve ederek dedim ki kendime; "Neden aşkı yazmaktan utanmalı ki?.."
Neden çekinmeli? Yaşamaktan utanılmadığı gibi, yazılmalı da. Onca sevgisizlik, şiddet ve zulûm, onca kötülük kol gezerken göğüs gere gere, sevgiyi bolca serpmek varken orta yere, biz neden aşkı yaşamaktan veya yazmaktan utanalım?

Tekrarladım nakarat gibi gün boyu kendi dilime, düşünceme.

"Aşka aşığım!.." Aşkı yazmak ve yaşamaktan utanmayacağım!..

Belki birazdan yazarım...🙂💕🙂😉🙃

................................................

ferkul

20 Ekim 2020
23.00

Hiç yorum yok: