Bu Blogda Ara

19 Kasım 2023 Pazar

Ateş ve köz

 Sonra, 

Arada bir aklıma düşüyor yüzün. 

Siliyorum kalemin ters ucundan hızlıca. 

İvedi bir telâş kaplıyor içimi.  Yanık bir koku burnumda. Dumansız yangınlar artık hem içimde,  hem dışımda. Bulamıyorum kendimi, kaybolan med cezir dalgalarında.


 Kırık kalpler diyorlar ya, aslında kırık değil hiç biri. Bir çok kırık parçadan  toplanmış yürek kesiği.  Ne işe yarar kesik bir kalp parçası, 

   neye yarar yarınlara biriktirilmiş iki göz izi?       Bir " ben" kalır mı  bana , bunca yıkık  ''sen"den sonra. ..?


 Yanıp da dumanı üstünde tüten,  boğucu bir duman, sevdân. Zemherî  bir mevsimde, hiç ısıtmayıp parmak uçlarına kadar üşüten,  gözbebeklerimden damlayan yaşları bile donduran bir ateş.  Öylece,  biteviye,  acımasızca, sıradan. 


Kül ve duman. 

       Ateş ve köz.  

            Adından arta kalan.


               ***


Ah be sevdam, ah  be iki gözüm, 


Yanası, yakılmayası, yakamayası

Uzak yollardan,  dağ başlarından,   çıkmaz sokak sonlarından,  düşlerden çıkamayası.     Dönüp dolaşıp bana gelesi .


     Ah be  güzel Yaradanımın imtihânı,

                  iki başımın tek cezası


Böyle mi sevilir insanca...?

Bir insan bir insana,   dokunur mu böylesi ateşle, korla ..?


                  *** 


         Artık, adındır bağrımı yakan

Her yer kül, duman...

             Her yer  kuru kan kokusu...


   Senden geriye kalan...


...........................................................


ferkul 


(Fî, idi tarihi, geçmiş sanmış  idim izi...)

Hiç yorum yok: