Sonra,
Arada bir aklıma düşüyor yüzün.
Siliyorum kalemin ters ucundan hızlıca.
İvedi bir telâş kaplıyor içimi. Yanık bir koku burnumda. Dumansız yangınlar artık hem içimde, hem dışımda. Bulamıyorum kendimi, kaybolan med cezir dalgalarında.
Kırık kalpler diyorlar ya, aslında kırık değil hiç biri. Bir çok kırık parçadan toplanmış yürek kesiği. Ne işe yarar kesik bir kalp parçası,
neye yarar yarınlara biriktirilmiş iki göz izi? Bir " ben" kalır mı bana , bunca yıkık ''sen"den sonra. ..?
Yanıp da dumanı üstünde tüten, boğucu bir duman, sevdân. Zemherî bir mevsimde, hiç ısıtmayıp parmak uçlarına kadar üşüten, gözbebeklerimden damlayan yaşları bile donduran bir ateş. Öylece, biteviye, acımasızca, sıradan.
Kül ve duman.
Ateş ve köz.
Adından arta kalan.
***
Ah be sevdam, ah be iki gözüm,
Yanası, yakılmayası, yakamayası
Uzak yollardan, dağ başlarından, çıkmaz sokak sonlarından, düşlerden çıkamayası. Dönüp dolaşıp bana gelesi .
Ah be güzel Yaradanımın imtihânı,
iki başımın tek cezası
Böyle mi sevilir insanca...?
Bir insan bir insana, dokunur mu böylesi ateşle, korla ..?
***
Artık, adındır bağrımı yakan
Her yer kül, duman...
Her yer kuru kan kokusu...
Senden geriye kalan...
...........................................................
ferkul
(Fî, idi tarihi, geçmiş sanmış idim izi...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder