"Akşam erken iner mahpushaneye" demiş ya şair.
Bizim akşamlarımız mavi düşler içinde kırmızı bir grup vakti hep. Erkense de geç-se de, hükmü yok yürekten çalınmış saatlerin. Ki, o saatler bir çok parçasıydı can kırığı ümitlerin. Sonrası gri bir aya sarılmış yıldızlar toplamı, hep de hüzne çöken, gece vaktinin.
Bekleye bekleye sabahın alaca rengi kızıllığını, geçip gitmeyen bir mevsim gibi, unuttuk yelkovandan çok akrebin hızla döndüğünü. Unutmalar yetmedi dikmeye, eskimiş ve yıpranmış o elbisenin söküğünü.
Ve sonra şimdilerde, farkı yok sabahın akşamdan , çayın kahveden, dostun düşmandan. Gereği yok olmayacak düşü görmenin. Ederi yok, yıldızsız gecelerin ay karanlığına, hükmü de.
Öyle iki arada bir derede geçiyor günler. Kimse
"Nasılsın", demesin diye diye, saklar gibi herkes ne düşündüğünü.
Uzuyor yollar. Kısalıyor kaldırımlar.
İyiyiz, iyi...
Bitimsiz akşamlara inat,
yokuşlar düz.
............................................................
ferkul
22 temmuz 2023
20.50 I|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder